Ama Biz /Ayşe Ersoy



Tekrar bir şeyler yazmaya başlamak için 3.5 yıl geçmesi gerekiyormuş o geceden. Hayatın donması gibi kelimeler de donarmış. Çıkmaması gerekirmiş ağızdan, yazılmaması elzemmiş.
Hayat dondu sanki bizler için. Ağlamak istedik ağlayamadık. Konuşmak istedik beceremedik. Hatta haykırmak istedik, yoldan gelen geçeni sarsmak, örselemek istedik yapamadık. Hep içimize konuştuk. Yalnız kaldık, örselendik, sustuk. İnsan içine çıkamadık. Ama hayır, suçlu olduğumuzdan değil. Artık hiç kimseye bir şey anlatmak istemediğimizden sustuk. Evlerimize kapandık. Ve hasta olduk ve işsiz kaldık ve kimsesiz kaldık ve öldük.
Peki ne far keder ki yığınlar için. Biz de bidayettekiler gibi bunları kendi kendimize yaşadık. Yokmuş gibi, hiçmiş gibi. Kalabalıklar içinde ama yapayalnız.
Önceleri bir şeyler değişir sandık. İnsanları uyandırmak içindi hep çabamız. Öyle ya şimdiye kadar hep yaşatmak için yaşamayı seçmiştik. Uzun sürmedi bu çabadan vazgeçişimiz. Çünkü söylenilen her şeye kılıf bulmak çok kolaydı. Sözler hep sarp kayalara çarpıp geri dönüyordu. Sonra bekledik belki vicdanlar uyanır diye. İnsanlar zamanla çocukları, hastaları, mağdurları görür anlar dedik olmadı.
Ha bir de herkes kendi ailesine dokunursa canı yanarsa anlar, dedik yine olmadı. Hatta kendi canını yakanlar oldu.
Bizden önce canı yananlar anlar diye düşündük bir ümitle fakat onlar da anlamadı bizi. Çünkü memlekette herkesin acısı kendine idi. Herkesin mazlumu kendinin. Ama siz de …sözlerini çok duyduk.
Her çabanın nafile olduğunu zaman anlatıyordu. Çünkü her şeyin bir vakti vardı ve anladık ki birilerinden medet ummak yanlıştı ve yaşananlar bizi Rabbi Rahime ilticaya yöneltiyordu. Ancak o ol deyince olurdu. Hz. Yunus çaresizliğinde, Hz. Eyüp sabrında olunca çözülürdü her şey. Bazen Hz. Yusuf gibi masum iken hapsedilerek yıllarını geçirmek, zamanla acıların küllenmesi ve affetmek gerekirdi.
Ama biz ne Hz Yunus ne Hz Eyüp ne de Hz Yusuf idik. Bizler hasbelkader bu güzel insanlar içerisinde neşet etmiş, anne baba duası almış gariplerdik. O kadar sabrımız, vefamız, fehmimiz yoktu. Belki saf bir kalp veya temiz niyetlerimiz vardı. Her şeyden öte hesapsız bir sevgimiz vardı. Bizi kurtarır mı bilinmez imrenilecek bir kardeşliğimiz vardı.
Her şey tarumar olmadan önce yaşama sevincimiz, hevesimiz, umudumuz, gelecek hayallerimiz vardı. Oysa şimdi hayat dondu bizler için. Nefes alıyoruz, yiyoruz, içiyoruz fakat manasızca. Zaman akıp gidiyor, bu kara zaman dilimi üzerimize çöreklendi. Bizi bize geri vermiyor.
Her yer yıkık, her yer virane, Herkes perişan, gönüller kırık, yaşlı. Akıllar durmuş, vicdanlar sefih, kalpler taş kesilmiş. Yakınlar uzak, uzaklar daha da uzak.
Yine de bu kör karanlığın içinde dik duran, ileri gidemeyen ama geri de dönmeyen bir avuç güzel insan hep var. Onlar varsa umut da var. Her şey onlarla güzel. Onlar varsa ben de varım biz de varız.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: