Cumartesi akşamıydı. Diğer günlere göre biraz daha kalabalık olurdu dükkan. Havanın soğukluğundan mı virüsün yaygın oluşundan mı bilinmez ama bugün çok sakindi işler. Çerezcinin sırtı kasaya dönüktü. Mutfak tezgahına benzeyen uzun bir mermerin üzerinde hurma ezmeleri duruyordu. Dört adet kap vardı tezgahın üzerinde. Birinde safran , birinde gül yaprakları, birinde antepfıstığı tozu diğerinde de haşhaş tohumları vardı. Hurma ezmelerini yumurtadan biraz daha büyük olacak şekilde yuvarlıyor ve seçtiği bir kabın içine koyarak ona turuncu, mavi, kırmızı, ya da yeşil bir renk veriyordu. Biten hurma ezmelerinin üzerine de ceviz içi yerleştirip yarına hazırlıyordu. Müşteri olmadığı zaman yapacak bir şeyler bulurdu kendine. Hurma toplarını yaparken telefonda da türkü çalıyordu. Grup Abdal’dan ‘Altın Yüzüğüm Kırıldı’ çalarken o da eşlik ediyordu.
Altın yüzüğüm kırıldı hey
Suya düştü su duruldu hey
Dediler yarin de gelmiş
İnce de bellerim kırıldı
Tel tel tellerine
Kurban olam dillerine vay
Atımın da nalı yoktur hey
Üzerinde çulu yoktur hey
Gölbaşı’nda yolu yoktur
Git gelemem emmim kızı
Tel tel tellerine
Kurban olam dillerine vay
Türkü bittiğinde fark etti dükkanda birisinin olduğunu. Meğer yalnız değilmiş içeride. Normalde Türk olsun Alman olsun bir müşteri geldiğinde ya yüksek sesle bir ‘Hallo’ ya tok bir sesle ‘selamun aleyküm’ ya da Suriyeli biriyse b ve r harflerine basa basa ‘bruda’ der girerlerdi. Ama bu sessiz müşteri hiçbiri değildi. Çerezcinin çok sevdiği müşterilerinden birisi olan Gambiyalı Ömer’di (Omar)
Omar yirmili yaşlarda , altmış kilo civarları zayıf ve uzunca bir gençti. Tel tel ve kıvırcık sakalı , karanın beyazı bir siması vardı. Çerezci niye mi severdi Omar’ı. Ağzını her açtığında gülen bir gençti. Ellerini namazda durur gibi birbirine bağlamış , büyük kavurma makinasının önünde saygıyla çerezciyi izliyordu. Onu bekletmiş olmanın mahcubiyetiyle özür diledi. Ve hiç sormadan açtı kese kağıdını. Küreğini çekmecedeki bademe koyarken sordu gülerek. Wie viel kilo Omar ? ( kaç kilo) Omar alışıktı bu latifeye. Çerezci kaç gram demezdi o geldiğinde. Her zaman aynı latifeyi yapardı ki bir kez daha gülsün Karanın beyazı Omar. Güldü Omar. Güzel güldü. Tatlı güldü. İçten güldü. Çerezci çok gülen birisi değildi ama gülenleri severdi. Hele Omar gibi güzel gülenleri daha çok severdi. ‘Für 3 Euro bitte’ dedi ve kasaya doğru bir tane 2 euro , iki tane de 50 cent bırakıverdi. O an fark etti bir şeyi yanlış yaptığını çerezci. O yanlışını fark ettiğinde Omar da fark etmişti aynı şeyi. Kaju yerine badem vardı kesekağıdında. Oysa Omar her zaman kaju alırdı. Bir kez bile başka bir şey aldığına şahit olmamıştı. Her geldiğinde cebindeki bozuk paraya göre ya 3 euroluk ya 2 euroluk alırdı. Fiyatları aynı olduğu için bu seferlik de badem alsan ne olur diye takıldı ona. Ama o gülen çehre değişti ve tatlı bir ifade ile ‘Kaju bitte’ ( lütfen kaju) dedi. Çerezci bademleri çekmeceye geri döküp yerine kajuları koyarken bir şey fark etti. Omar telefonunu çıkarmış ona bir şey göstermek istiyordu. Telefonda eski bir fotoğraf vardı. Başörtülü tebessüm eden bir kadın fotoğrafıydı bu. Bu benim annem dedi. Kajuyu çok severdi. Bizim çok ağacımız vardı. Annem kaju toplar bize verirdi, dedi. Birçok mülteci gibi o da uzaktı annesinden. Anladı bunu çerezci. Kaç yıldır göremiyorsun anneni? Ben de beş yıldır göremiyorum. İstersen görüntülü ara, ona beraber bir selam verelim olmaz mı? Arayamam, dedi Omar. Annem ben küçükken öldü. Babam evlendi sonra. Ben de buralara geldim. Telefonu sakince cebine koydu ve o güzel gülüşü ile tekrar yıkayarak çerezciyi yavaşça çıktı dükkandan. O gitti ama ağır bir kütle kaldı çerezcinin üzerinde. Gözleri doldu. Kajuya başka türlü baktı. Kajuyu Omar gibi kokladı. Kajuya Omar gibi dokundu. Onun türkülere dokunuşu gibi Omar kajuya dokunuyormuş meğer. Kajuya tutunuyormuş. Telefonda türkü sesi gelmeye devam ediyordu. Kirpiğin Kaşına Değdiği Zaman’ı söylüyordu Grup Abdal.
Kirpiğin Kаşınа Değdiği Zаmаn
Bekleme Sevdiğim Vur Beni Beni
Sevdаnın Şаfаğı Söktüğü Zаmаn
Diyаrdаn Diyаrа Sаl Beni Beni
Sаçlаrın Rüzgаrı Tel Tel Biçende
Dudаğın Dilinden Şerbet Içende
Gönlünde Duygulаr Аteş Sаçаndа
Alevden Gömleğe Sаr Beni Beni
Hаsreti Bırаkıp Özlem Getiren
Güllerin Yerine Diken Bitiren
Gönlümde Yаrаyı Аçаn O Tren
Ötünce Hаtırlа Yаr Beni Beni


Emeğinize bereket. Bizi yine duygusal mevsimlere sürüklediniz.
BeğenBeğen