Şaşırmasana hâlâ verdiği sözü tutan insanlar var…

Zaza Urushadze’nin 5.uzun filmi 1992 yılında Gürcü-Abhaz savaşının başlamasıyla bu
bölgedeki bir köyde yaşayan Estonya asıllı insanların savaştan dolayı Estonya’ya göçmek
zorunda kalmaları, fakat köyde yaşayan ve köyünü terk etmek istemeyen iki Estonyalının(İvo,
Margus) inatla yaşadıkları köyü terk etmeyişi ve orada kalmaya devam etmeleri üzerine olaya
dâhil edilen birbirlerini tanımadan önce ve tanıdıktan sonra düşüncesini mütevazı bir şekilde
yansıtılmış olarak görürüz. Savaş hâlâ devam etmektedir mandalinaların hasat edilmesi
gerekmektedir. Birbirine düşman olan iki grup her gün savaşmaktadırlar ve gereksiz yere birçok
insan ölmektedir. Böyle bir ortamda iki yaşlı insan Kafkasya’da maddi sıkıntıların yanında bir
de savaşın gelmesi ile zor günler yaşamaktadırlar. Derken mandalina bahçesinde iki grup
arasında ufak çapta bir çatışma çıkar. Gürcü ve Çeçen askerleri arasında geçen bu çatışma
sonunda iki asker kalmıştır. 4 veya 5 tane Gürcü ve Çeçen askeri ölmüş ve bunlar İvo ve Margus
tarafından ormana gömülmüştür. Yaralı olarak kurtulan Çeçen askerin adı Ahmet’tir. Bir diğer
yaralı asker ise Gürcü asıllı Niko’dur. İvo ve Margus yaralı bu iki askeri İvo’nun evine
götürürler. Hatta Niko, gömülmek üzereyken yaşadığı fark edilip mezardan son anda
çıkartılmıştır. Nihayet 4 kişi (Niko, İvo, Margus ve Ahmet)aynı evin içindedirler. Yönetmen
Zaza, öne çıkarmak istediği iki temel düşünce vardır bence: Burada bir merhamet diğeri
affetmektir. Film bence bu iki düşünce üzerine kuruldu. Çünkü insan kendi özünde merhamet
ve af barındır. Bu iki yaralı asker İvo’nun evinde iki ayrı odada kalmaktadır. Çeçen olan Ahmet
daha sinirli daha kin dolu ve Niko’yu gördüğü yerde öldürme düşüncesi içindedir. İvo, doktor
bulup bu iki birbirine düşman olan askeri de iyileştirir. Gitgide bu iki düşman asker birbirine
ısınmaya başlar. İşte burada yönetmen şunu vermeye çalışıyor: Savaşın ne kadar gereksiz bir
şey olduğunu anlatmaktadır. Çünkü birbirini öldürmek isteyen iki asker aynı evin içinde kalarak
ve birbirlerini tanıyarak o eski düşmanlıkların nasıl ortadan kalktığını çok güzel göstermektedir.
İnsanların önce birbirlerini tanıması gerekmektedir. İnsan tanımadığının düşmanıdır
düşüncesini iliklerimize kadar hissettirmektedir yönetmen. Çeçen Ahmet evin sahibine söz
verir Niko’yu evin içinde öldürmeyeceğim diye. Sözünde durur. Bir gün eve Çeçen askerler
gelir evin sahibi Niko’yu Çeçen asker gibi gösterir. Ahmet’e de böyle davranmasını söyler ki

Ahmet de öyle davranır. Bir gün mandalina bahçesinde Margus ve İvo sohbet etmektedir şu söz
çok önemlidir: Biz yokken bunlar birbirlerini öldürmesinler der Margus. İvo şöyle der:
Şaşırmasana hâlâ verdiği sözü tutan insanlar var. Savaşa gerek yok söz ile pek çok şey
halledilebilir düşüncesini görmekteyiz. Yunus Emre’nin: Söz ola kese savaşı/söz ola ağulu
aşı/yağ ile bal ede bir söz ifadesini somut bir şekilde burada görmekteyiz. Zira iki askerde
birbirini öldürmemek için söz vermektedir. Daha öncesinde birbirlerini gördükleri yerde
öldürecek olan iki insan aynı yerde yaşayarak ve birbirlerini tanımak sonucunda nefretten nasıl
izole olduklarını yönetmen filmde hissettirmektedir. Niko ile İvo kendi aralarında sohbet
etmektedir. Bu sırada Ahmet dışarıda odun kırmaktadır. Niko ailesinin tek çocuğu ve babası 10
yıl önce ölmüştür. Aynı zamanda bir tiyatro sanatçısıdır. Tiyatroda belki savaş sahnelerini
tiyatral bir şekilde oynayan Niko, bu sefer savaşı gerçek bir şekilde oynamaktadır. İvo şöyle
der: Savaş bittikten sonra geleceğim ve seni sahnede izleceğim sonra da oturup bu günleri
hatırlayacağız Niko şöyle der: Ahmet’i de hatırlarız, İvo: Ahmet de yanımda olacak. Bu sohbet
bittikten sonra dışarıda odun kıran Ahmet’in yanına bir grup asker gelir Ahmet ile aralarında
tartışma başlar ve komutan, Ahmet’in öldürülme emrini verir. Bu olayı pencereden izleyen
Niko, silahını alır oradaki askerlerin çoğunu öldürür ve Ahmet’in hayatta kalmasını sağlar ve
bu arada Margus da ölür. Yani aslında Niko, Ahmet’in hayatını kurtarır. Çatışma tam bitmiş
zannedilirken Niko, evden çıkar Ahmet’in yanına doğru gelir o arada yaralı olan bir asker
tarafından Niko öldürülür. Ahmet hemen Niko’nun yanına koşar ona sarılır ve onun öldüğüne
gerçekten çok üzülür. Bir zaman öldürmek istediği insanın ölümüne üzülmek, insanın
gerektiğinde öldürme duygusundan vazgeçip yaşatma duygusuna nasıl evrildiğini çok güzel
bize göstermektedir. İvo şöyle der: Niko’yu oğlumun yanına gömeceğim. Niko’nun mezarının
başında İvo ile Ahmet arasında şöyle bir konuşma geçmektedir: Eğer Ben ölseydim beni de
oğlunun yanına gömer miydin? İvo şöyle cevap verir: Evet gömerdim. Filmin diğer bir yönü
ise çok düşük bir bütçe ile harika bir mesaj vermiştir film 4 kişiyi 7-8 tane figüran bir ev ile
çevrilmiştir. Yani o yüksek bütçeliyi, ortalığı kan götüren öldürme sahnelerini çok olduğu,
yüzlerce figüranın yer aldığı, arabaların patlatıldığı, öldürme sahnelerini çok olduğu klasik
savaş filmlerinden ziyade bu film çok mütevazı bir şekilde oynanmıştır. Ve ölen Nikon’un
Gürcü müziğinin yerine Çeçen müziğini daha çok sevdiğini bir tartışma esnasında görüyoruz.
Film boyunca Niko kırılan bir kaseti tamir etmeye çalışmaktadır. Nihayet tamir eder. Ama Niko
ölmüştür. Ahmet İvo’dan ayrılıp evine giderken Niko’nun tamir ettiği kaseti dinlemeye
başlamıştır. Aslında bizim için fark eden hiçbir şey yok tıpkı müzik gibi. Evrensel olmamız
gerekiyor benim müziğimi senin dinlemen gerekir. Senin müziğini de benim dinlemem gerekir.
Fark eden hiçbir şey yok aslında dinledikten sonra her şey insana güzel gelebiliyor. Çünkü

müziğin makamları farklı olsa da notaları hep aynı. Tıpkı birbirlerine düşman olan iki askerin
birbirlerini tanıyıp dinledikten sonra birbirlerini sevmeye başlamaları ve savaşın ne kadar
gereksiz ve boş bir uğraş olduğunu ince bir metaforla yönetmen bize göstermektedir. Bence
filmin en can alıcı bölümü şuydu: İvo Niko’yu oğlunun yanına gömerken Ahmet şöyle der:
Oğlunun yanına bir Gürcü gömdün, İvo şöyle der: Fark eder mi ve devam eder fark etmez
diyemediğimiz sürece içimizdeki nefreti hiçbir zaman azaltamayız.


Kültür ve Sanat Platformu sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.