külüstür bir kalb
parlatırsan döner mi  ayarlarına
etle kemik torbası yığınla
ben ben diye hala atması
kara lekelerin mahlasıdır
damarlara sıkışan atlarsa
deliliğe kurban gitmenin bedeli kırık bacaktır
uzun kulaklar eşiksiz yüzlerin vebali
derinlere dallanırken düşünceler
içe batışı kalbin gözünden nasıl kaçar
uykusuz alyuvarların geceyi bilmediği gibi
üflüyor borazana üfükçüler prensi
akyuvardır savaşların en beyaz kaybedeni
boynunda boğulan fulardır
yaşam alanı düğümlense de
devşirmeye zorlanan ruhu
kırış kırış

yalnız bir sevda
çamurda kalmış adımların izleriyle
gözlerinde eski masalların yorgunluğu
sessizce yankılanan kahkahalarla
unutulur mezarın göz yaşları
senetsiz sözleri tutmuş diller
dudaklar mühürlü sesler tutuklu
hasret hep sararmış yapraklarda mı aranmalı
sabahın ayazında unutulan
donuk özlemlere
pembe hayaller mi gölgelenmemeli

ışıksız sokakta yürüyen
karartılar sarmış umutları
ayrılığın sarhoşluğuyla sürüklenen
yürekleri savuran rüzgarlar
karanlığın içinde kıvranan
içsel yankılar
yalnızlığın izlerine gizlenen
köşelere gizlenmiş haset
yıpranmış duvarlar modifiye aleminde
sükûneti arayan nefes
titreyen ellerde umut arar
sevda yanıp sönense eğer
yeniden doğar mı
yitik düşlerin küllerinden
eski zaman masumluğu
günah yükü iliklerinde teklerken
avuçlarında sızlanan parmakları
kurdele kesen makaslara dolanır
açılır tüm susamlı yalanlar

sonra dolunay yuvarlanır tepelerin bağrından
yıldızsız gökyüzüne bakarken
içinde kopan gel-gitlerin
çıldırdığı boşlukta
kaybolan ışık hüzmesi
gökle dans ederken
gözlere bıraktığı büyüsü
müptela eder oracıkta
tepe tepe kullandığın
külüstür hayatsa kollarında
sayılı anıların hatrına
tutunsun isterim yeniden
yürekler kırılgan ve yaralı
acıtıyor artık düşünceler
samimiyet yer yarılmış
içine girmişçesine kayıp
yitirilmiş zamanların izinde
kendini arayan kalbin
sessiz çığlığına
can kulağını verip
kalpler rektifiye edilmeli

Cafer Başer


Kültür ve Sanat Platformu sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.