İki Kadın
Bir durakta
Yol Meleği selamladı onları büyük bir saygıyla
Okyanusları mavi olmayan
Kara yağız bu şehirde
Nasıl benziyorlardı birbirlerine!
Biri;
Toprağın derinliklerinden sana meyve sunacağım derdinde,
Birinin kökleri
Zaten bu toprağın derinliklerinde…
Hem son derece aynı
Hem son derece farklı kadınlar
Çürük dişlerden dökülen harfler farklı diye mi!
İki kadın
İkisinin arasında uzunca yakın bir Yol
Yolun bir tarafı dilek ağacı
Yıllarca üzerine bağladığı
Rengarenk çaputları
Mavi,mor,yeşil,kırmızı…
Günbatı kahküller
Yapışmış terli alnına
Yorgun aslında
Durmadan geçmişe Yol olmaktan.
Yüzünü karartan
Acıdan bir tül
Tülün üzeri nakış nakış
Belli kendi işlemiş dövmelerini
Geçmişine çiçek uzatmış
Belki ruhum çicek açar
Sızan kan tüm geleceğimi yıkar diye…
Elleri kuru akan bir kum
Kınalı parmakları
Her gece siyah bir Dua’ya yol
Bir an
Havı dökülmüş kirpiklerle
Yolun diğer tarafına baktı
Kendi yüzünü arar gibi
Kaybolduğu yolu sorar gibi
Bedduasının nerede olduğunu bilmek ister gibi
Buraya nasıl geldin!
Nasıldı geçtiğin Yollar!
Bir Hayat toz ve sabırdan oluşur muydu?
Sonra bir dolmuş
Düdük çala çala geldi yoldan…
Geçti şiirimin ortasından…