Faust Göğe mi Yükseldi? / Emin Osman Uygur

Dönün aydınlığa

Siz ey aşk içindeki alevler

Kendilerini lanetleyenlere

Hakikat şifa versin ki

Kurtulsunlar…

Kutsal korlar..

Etrafında uçuştukları kişi

Kendini hayatta mutlu hisseder

İyiler arasında

Yükselin şimdi

Birleşin ve dua edin, teşekkür edin O’na. (Faust)

Anladım Sebastian. Benim sorumun cevabı bu mısralarda gizli. Her devrin kendine göre bir rengi bir sesi bir soluğu ve bir de hükmü olur ya. Faust, içinde güzellikler olan bir insandı. Bilimden nasibini de almıştı. Ama dünyada onun için de vadiler, tepeler, çöller vardı. Takıldı, tökezledi, suça bulaştı. Ama hakikati arayan insan için bütün yolların sonunda pınarlar olacaktı.

Ben Gretchen, Faust derken sen beni ta başa çektin Sebastian. İsrafil’in güneşin tınısından, melodisinden bahsetmesi ne kadar ilginç. Pitagoras (Pisagor), da güneş ve gezegenlerin yörüngelerinde ilerlerken kendilerine ait uyumlu sesler çıkardıklarını söylemiş. Şimdi de bilim-teknik aynı şeyi söylüyor. Anlamadım ki insanlık ne zaman çok ileride idi. Sonra Cebrail dünyayı tasvir ediyor. Dünyanın akıl almaz bir hızla dönüşünden, gece ve gündüz oluşumundan, denizlerden, dağlardan bahsediyor. Mikail de göklerden, şimşeklerden, fırtınalardan bahsediyor.

Bu ifadeler bana da çok önemli geldi. Goethe melekleri neden aldı ki, kitabının girişine? Acaba Faust’un bir gün gideceği yeri mi tarif ediyordu? Onun ruhunun yükseleceği ufuklara mı bakıyordu dünyadan veya çalışma odasından? Veya bir işaret miydi bu, metafizik âleme açılan insanın ruh haritasından? İsrafil’in en geniş daireden, güneş sisteminden, bahsetmesi de manidardı. Kıyamet vakti için bekleyen İsrafil’in güneşten, yörüngelerden çıkan seslerden bahsetmesi…

Faust’un göğe yükselmesi de çok ilginç. Hem de bedeni ile. Bu kurgu mu? Tabi ki kurgu. Elbette bunda İsa a.s’ın göğe yükselişine de bir işaret var. Belki de Goethe de İsa a.s’ın çarmıhta can vermediğine inanmakta idi. İsa aleyhisselamı hatırlatan bir temel imaj var burada. İsa aleyhisselam bedeni ile çıkarıldı göğe. İdris, İlyas ve Hızır aleyhisselam da öyle değli mi?

Biz nerede yaşıyoruz Sebastian? Bu hızla dönen dünya nedir gerçekten? Evet Faust, İsa (a.s.) gibi göğe yükseldi. Peki geride kalanlar? Bizler bunu nasıl başaracağız? Hiç bir yükseliş kolay olmuyor Sebastian, biliyorsun. Ama her zamanın bir rengi olması gibi bu zamanın rengi de bu olayda mı gizli acaba? Bizler de ciddi ve tertemiz bir yolda olursak, böyle bir şansı yakalayabilir miyiz? Biz de bu dönen maviden çıkarken yukarılara, geriye gülerek bakabilir miyiz?

Emin Osman Uygur

Neden Faust?/Emin Osman Uygur

Neden Faust?

Fikir yüklü yazını aldım Sebastian. Gretchen yazımı beğenmişsin. Çok teşekkür ederim. Mefistofeles’in ne kadar farklı olduğuna ve şu an bütün dünyanın onun tesirinde kaldığına vurgu yapmışsın. Bu çok anlamlı bir yorum benim için. ‘Ateş saltanatı var gibi yeryüzünde.’ ifaden harika. İblis nasıl bu kadar güç kazandı inan ben de bilemedim. Senin yorumlarını okuduktan sonra Mefisto’nun ve Faust’un ilk halini bir kez daha düşündüm.

Goethe, Mefisto’yu hiç bir şeyi beğenmeyen biri olarak tasvir etmiş. Büyük melekler; Cebrail, İsrafil ve Mikail, tanrıya (Allah’a) hamd ederlerken Mefisto insandan şikayet halindeymiş. İnsanı kıskanıyormuş yani. Tanrı (Allah) da ona Faust adlı bir kulunu denemesini teklif etmiş. Bu olay bizdeki, Eyyub peygamberin imtihanı olayını, hatırlattı bana. İki olayda da Mefisto basit bir araç olarak görünüyor.

Aslında bu deneme her dönemde her insan için geçerli. Fakat Goethe yaşadığı dönem itibarı ile önemli bir seçim yamıştır. Faust bir bilim insanıdır. Tıp, ilahiyat ve felsefe ile ilgilidir. Doktorasını yeni tamamlamıştır. Ama hayatın anlamına dair sorularına cevap bulmakta zorluk çekmektedir. Ruhunu kemiren soruları vardır onun. Bu sorular aslında yaşadığı devrin de sorularıdır. Bu noktada bir kırılma yaşar Faust ve nefis vadilerinde dolaşmayı tercih eder. Ve Mefisto ona sadece yol gösterir. 

19. Yüzyıl. Bu devir aynı zamanda bilimlerin hızla tekniğe dönüşmeye başladığı devirdir. Ve insan yaptıkları ile gururlanmaya başlamıştır. Sebastian senin de değindiğin gibi, Goethe durduk yere seçmedi bir bilim insanı olan Faust’u. Faust bir bakıma kendisi de olsa, gerçek değişmeyecektir. Bu büyük bir felsefedir. Dînî bir felsefedir aynı zamanda. İnsanlığın bilimle imtihanı var bu felsefede. Meyhane, büyü, eğlence gibi figürler, bu imtihanı anlatmak içindir sadece.

Son iki asırda, bizim doğu ifadesiyle, inkar-ı uluhiyet bilimden gelmeye başladı Sebastian. Olaylar bizi bu konuyu da düşünmeye itiyor eserde. Bilim de insan için bir imtihan oldu. İnsan ne kadar bilirse bilsin, hayatın anlamı ve hikmet karşısında hep öğrenci kalacaktı. Aslında Faust bilimi terk etmedi. Ancak bilimle çizdiği yön farklılaştı. Ve Faust bunu çok geç anlayacaktı. Goethe’nin Faust’u içindeki güzellliği hiç kaybetmedi. Bu Goethe’nin isteği ve bir anlamda kendisi idi. Faust ve insan toyluğun verdiği hızla bir çok yanlış yaptı ama hayat biraz da yanlışlarla yürünüyordu. Mefisto, Faust’un hislerine hitap etti önce. Sonra da aklını aldı başından. Ve genelde hep böyle kaybetti insan.

Faust, her şeye rağmen, içinden hiç kaybolmayan güzellikler sayesinde kurtulacaktır. Ama bu nasıl olacaktır? Bu dönemde bu sorunun cevabı da var mı? Lütfen yaz bana. Bekliyorum.

Emin Osman Uygur

GRETCHEN/ Emin Osman Uygur

Gretchen

Sana Faust’tan bahsetmek, biliyorum, çok hoş olmayacak Sebastian. Faust ne kadar ustalıkla yazılmış yeniden okuduğumda daha iyi anladım. Şiir dilinde ne güzel tasvirler yapılmış. Goethe gerçekten büyük bir sanatçı. Mefisto’nun kurnazlıkları onun kaleminden daha net görünüyor. Nerede, ne konuşacak insan hemen seziyor. Ama Sebastian bunu hayatta çok anlamıyoruz maalesef. Ve sanki hepimiz birer Faust gibiyiz. Mücadele devam edecek.

Bugün sana Gretchen’den bahsetmek istiyorum bir kaç satır. Dedim ya sen zaten çok iyi biliyorsun. Ukalalık etmek de istemezdim ama yazmaktan kendimi alamadım. Ne kadar da saf bir kız Gretchen. Ne kadar da masum. Hayatın zararlı şualarına maruz kalmamış. Annesi ile yaşadığı evde inançlı bir hayat sürüyolar kendi hallerinde. Annesi inançlı bir kadın. Bir devrin masumiyeti gibi Gretchen. Evet aslında o bir devrin masumiyeti. 19. Yüzyıl başları. Ve sonrası bir felaket biliyorsun. Gretchen için kilise, kitap ve dua ne güzel bir dünya. Ama o da bir insan ve o da olacak bir imtihan.

Beni en çok etkileyen ne oldu biliyor musun Sebastian? Hani Faust yanında mefisto ile gelmişti ya onun yanına. Ve işte o zaman Gretchen çok rahatsız olmuştu. Ve bunu da söylemişti Faust’a. Bunda bir şeyler var. Hissediyorum demişti. Temiz kalbi rahatsız olmuştu şeytandan. Ve sanki şeytan onunla gökler arasına girmişti bir anda. Ve belki de kutsi sinyallerin kesilmesine sebep olmuştu.

İnan ki bizler de hep böyleyiz hayatımızın ilk yıllarında. Utanırız, kızarırız, yalan söylemeyiz mesela, başkasının hakkını yemek mi asla… Ancak sonraları neler oluyorsa oluyor ve hatalara karışıp gidiveriyoruz. Şansımız varsa veya Allah bize merhamet etmişse bir zaman sonra kendimize geliyoruz. Ama ya gelemezsek…

Evet Sebastian, Gretchen’in kalbinde çok güzellik vardı. O güzelliklerle kalbinin latifeleri de çok iyi durumda idi. Yani siyahlık yoktu onda… Bundan sonrası başka bir konu bence. Sen de yazarsan bana çok memnun olurum.

Emin Osman Uygur

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑