
Açık Hapishane/ Renkli Tuvaller

Cizlavet Kültür ve Sanat Platformu
"Yaz Dostum"
Gül desem güler misin anacığım
Ama beni ilk gördüğün
İlk kucağına aldığın
İlk emzirdiğin gün gibi
Yollarda taş olmadan
Mevsimler kış olmadan
Gözlere yaş dolmadan
Ben sana bayram desem
Sen yine dört elif miktarı
Sen yine kara trenler gibi uzun
Sen yine kolların gibi
Gönlünden akan nefesle
Kalbinden kanatlanan sesle
Tevekkül ettiğin bikesle
Caaaan der misin anacığım
Ne ağlaması dedin, uzaktan bana
Tuttum yaşlarına dokundum anacığım
Yutkunarak gülmeyi kim öğretti sana
Gördüm, anladım, sustum anacığım
Ne yollara ne yıllara sözümüz var
Her dalda ah, her bulutta gözümüz var
Bahçeler perişan ne gam
Nehirlerde, denizlerde yazımız var
Gül bana hatırı için Gülün
Gül bana o Güle can kurban
Gül bana hâzâ bayram edeyim
Ben Ayşe Özdoğan
Günden güne erimekteyim
Yok hiçbir suçum , cezan var diyorlar
Kaç zamandır eşim hapis
Hasta halimle beklemekteyim
İBRAHİM VUSLAT KILCAN
İki yıl önce bugün 22 Mayıs 2019’da baba hasreti ile aramızdan ayrıldı.
Kaynak : Bitenhayatlar.com
Her akşamüstü oyuncakçı
camekanından
çocuk ellerinin
izlerini
siler
Diyor Sunay Akın.
Evet çocuk ellerinin izleri…
Kimselerin duymak istemediği çocuklardan bahsedeceğim sizlere.
Elleri oyuncakcı camekanında değil karanlık ve soğuk hücrelerin demirparmaklarında olan çocuklardan bahsedeceğim.
Emekleyen dizleri yırtılan picamalardan
Anne dünya burası mı,diyen dudaklardan…
‘Uyanınca çocuk olmalarım var benim’ diyen Edip Cansever acaba görseydi onları uyanmak ister miydi uykusundan
Kimbilir…
Yine başka bir şair Şükrü Erbaş
“Seni kendimden tanıdım çocuk
Yüreği sürekli çiğnenen bir yol
Gövdesi acılardan acılara köprü
Biraz öfke, biraz umut, çokça onur
Olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından
Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
Biraz daha dedim içimden, biraz daha;
Gün olur, onuru güzel çocuk
Acı da yakışır insanın yüreğine…”
Uzak değildi sessiz de değildi bahsedeceğim çocuklar. Ağladıkları zaman azar işitti anneleri. Acıktıkları zaman elllerini kapatıp yüzlerine
Günlerce aylarca ağladı anneleri.
Uzak değildi uzak değillerdi.
Mahallemizde komşumuzdu
Okulumuzda öğretmenimizdi
Hastanemizde doktorumuzdu anneleri…
Heyhay ki sessiz olan onlar değil bizlerdik,bizleriz.
Franz Kafka’dan okumuştum. Çocukların çocuk olmaya zamanları bile yok, diyordu.
Nasıl olsun ki doğar doğmaz kelepçeler takılıyor onlara altın yerine.
Nasıl olsun ki süt yerine anne gözyaşıyla büyüyor bebekler…
Nasıl olsun ki baba sesinden mahrum o minnacık kulaklar…
Şimdilerde SUSKUNLARI oynayan Lal kesilen edebiyat hocam, birçoğunuzun tanıdığı bir isim şöyle yazmıştı bir denemesinde: Bir çocuk ölünce zaman durur ve orada hiçbir acının eskimesi yoktur…
Ah hocam böyle yazdın, yazdın ama farkında değil misin sadece zaman değil vicdanlar da durmuş ve sükut etmekte…
Farkında değil misin henüz doğmadan cezaları kesilmiş olan çocukların…
Eskimiyor acılarım sevgili hocam.Her sabah onların feryatlarıyla uyanıyorum.Anneleri babalarının itilip kakılmasıyla, minik Feridun’un üşüyen bedeniyle uyanıyorum…
Nazım Hikmet gibi
En güzel çocuk
Henüz büyümedi, demeyeceğim.
Zira en güzel çocuklar kimseler görmedi,kimseler duymadı.Sizlere onlardan bahsedeceğim. Ve bu sadece bir dibace olacak efendim.Sadece ağıt sadedinde bir giriş…
Aziz Nesin yaşasaydı eğer ona
“Dokuz yaşındayım. Beni, çocuk olmadığıma iyice inandırmışlar. Onun için, Güllü Halanın bahçesinde gizli gizli, suçlu suçlu bakkalcılık oynuyorum.” Dediği çocuğu nazire yaparak hücrelerde gizli gizli , suçsuz suçsuz babacılık oynayan çocuklardan bahsederdim….
15 Nisan World Art Day
Leonardo da Vinci’nin doğum günü 15 Nisan Dünya Sanat Günü
15 Nisan World Art Day
Leonardo da Vinci’nin doğum günü 15 Nisan Dünya Sanat Günü
Twitterde renklituvaller ismi ile resimlerini paylaşan ressam Huriye Genç Hanımefendi’den
Ressam Huriye Genç’e (renkli tuvaller) ait bir resim