Sevdiceğim mektubumu yüzüne
Sür de ağla dizlerine vurarak
Vuslat kapısına demir sürgüyü
Sür de ağla dizlerine vurarak
Beni özge candan sevmedin mâdem
Artık ne sen Havva, ne de ben Âdem
Ellerin koynunda felekten bir dem
Sür de ağla dizlerine vurarak
Senden hayır yoktur eminim emin
İstemem üstüne basma gölgemin
Sen bir kaptan oldun ayrılık gemin
Sür de ağla dizlerine vurarak
Dilerim ki sonun gelsin bir ipte
Sekerât ânına öyle erip de
Gâvur mezarında ışkın verip de
Sür de ağla dizlerine vurarak
Âlâkan kalmasın namusla, arla
Dağlarda yol ara yedi katarla.
Bir kırık sabanla çorak bir tarla
Sür de ağla dizlerine vurarak.
Gayrı mutluluğu ellerde ara
Zâten iflah olmaz açtığın yara
Celâli’yi bir diyardan, diyara
Sür de ağla dizlerine vurarak
Nuh’u da Gark Ederdi / Celalettin Tokmak
O Züleyha cemâlini kim olsa fark ederdi
Yüreğinde kopan tûfan Nuh’u da gark ederdi
Seher vakti sabâ yeli gül sîmânda eserken
Mecnûn seni görse idi Leylâ’yı terk ederdi
Sağa sola kükrese de kendince dayılanıp
Bakışınla dize gelir kalbine kuyulanıp
Gözlerindeki efsûnun sihriyle büyülenip
Karşındaki Rüstem olsa korkudan çark ederdi
Gülperi aynadan kaçıp divaneye dönerek
Kerem’in sefine gönlü alev alıp yanarak
Şîr-i pençe Sultan Selim hep ismini anarak
Örgü örgü saçlarını omzuna kürk ederdi
Ferhat, Şirin’i uğruna yüce dağa çıkmazdı
Minhacı, Ağgelin için artık türkü yakmazdı
Ellerinle ağu versen damlasını dökmezdi
İçip sarhoş olduğunda şimâli şark ederdi.
Hasretinle mevce mevce dalgalanıp taşanlar
En sonunda Mevlâ aşkı yüreğine düşenler
Mecâzî aşkı bırakıp hakikatte pişenler
Günahına ağlayarak yanağı ark ederdi
Sen Ağlarsan / Celalettin Tokmak
Sen ağlarsan gökteki güneş ağlar, ay ağlar
Bahçede güller kurur, yerinde durmaz dağlar
Sen ağlarsan baharlar çiçekleri yetirmez
Yollar çıkmaza varır âşıkları getirmez
Sen ağlarsan ay küser, dünya bir daha dönmez
Deryalar çöle döner, yağmur sancısı dinmez
Sen ağlarsan sürülmez dünyada vuslat demi
Havva ana bulamaz ömür boyu Âdem’i
Sen ağlarsan mahlûkat yas tutar yemez, içmez
İdris Nebi üzülür, hûri’ye hûlle biçmez
Sen ağlarsan Semudlar çılgın gibi eserler
Salih’in devesini tek hamlede keserler
Sen ağlarsan göklerin felaketi o andır
Yağan rahmet değildir bir afet, bir tufandır
Sen ağlarsan sefine Nûh için necat olmaz
Taş devrini yaşarız hiçbir şey icat olmaz
Sen ağlarsan sevgili, dirilir aciz putlar
İbrahimler yanarken kına yakar Nemrutlar
Sen ağlarsan Yusuf’u azgın kurtlar yem alır
Yakup’un ıztırabı çoğaldıkça çoğalır
Sen ağlarsan Musa’nın asası deniz yarmaz
Firavun’un ordusu zulümden geri durmaz
Sen ağlarsan her yerde ceyhun olur gözyaşı
Zekeriya kesilir, düşer Yahya’nın başı
Sen ağlarsan zalimler muradına ererler
Bir gecede İsa’yı çarmıhlara gererler
Sen ağlarsan sevgili geniş dünya dar olur
Celâl denen bu deli derde giriftar olur
Senden Önce/ Celalettin Tokmak
Senden Önce
Senden önce ben neydim, toprak mıydım, taş mıydım?
Yoksa zâlim bir güce bilmeden yandaş mıydım?
Senden önce güneşe bakamazdım gurupta
Vuslatı beklemezdim saatimi kurup da
Senden önce dağlarda böyle kekik kokmazdı
Rahmet yoktu âlemde, şimşek bile çakmazdı
Senden önce gökyüzü yıldızsızdı, aysızdı
Gönül kabım kirliydi, paslıydı, kalaysızdı
Senden önce yürürdüm feleğin inadına
Senden önce takıldım baykuşun kanadına
Senden önce yüreğim gözlerini kırpmazdı
Sükuta bürünürdü böyle hırçın çarpmazdı
Senden önce yiğitler kuzgunlara yem idi
Delilik şiarımdı, miskinlik payem idi
Senden önce gül neydi? Tanımazdım nergisi
Sanırdım ki değişmez alnımızın çizgisi
Senden önce ırmaklar mecrasında akmazdı
Her deltaya sebepsiz bir hüzün bırakmazdı
Senden önce beynimi vesveseler kemirdi
Senden önce Zülfikar değersiz bir demirdi
Senden önce sır bilmez, tanımazdım gizleri
Böyle sürgün vermezdi sevdânın filizleri
Senden önce hiç kimse karışmazdı işime
Aksakallı dervişler hiç girmezdi düşüme
Senden önce uçmazdı sahildeki martılar
İçimi titretirdi gördüğüm karartılar
Senden önce kalbimden atmamıştım kinleri
Her yıl dolu vururdu ektiğim ekinleri
Gördüğüm tüm güzeller periydi senden önce
O emsâlsiz Züleyha diriydi senden önce
Senden önce düşlerim sicimlere asıldı
Senden önce hislerim bilmiyorum nasıldı?
Uyan / Celalettin Tokmak
Uyan be sevdiceğim gece erdi sabaha
Uyan ki nur yüzünde güller açsın bir daha
Uyan da duy sesimi, dilimde neler neler
Bak sesime ses verdi yaldızlı minareler
Uyan horozlar öttü, ezanlar da okundu
Günahkar şu bedenim seccademe dokundu
Uyan şafak ağardı, tan yeri aydınlandı
Yüreğim dile geldi yine ismini andı
Başucunda kasem var, onu kırmadan uyan!
Avcılar bir ceylanı henüz vurmadan uyan! * * *
Uyan ey sensizliği yine sana sunduğum
Uyan ey gözlerinde arındığım, yunduğum
Uyan kalbim bu sabah çok ritimsiz atıyor
Sensizliğin efkarı ruhuma dert katıyor
Uyan da aç gözünü dolmuyor başka yerin
Serinliğini kokla şu billurdan seherin
Uyan gönül sürurum akıtma gözde yaşı
Yakma şair gönlümü, ağlatma bu ayyaşı
Güneşin üzerine şuleni düşür, uyan!
Sen uyursan mahlukat günah bölüşür, uyan! * * *
Uyan da bak göklere maviliği ne berrak
Uyan aşkımı seyret hayalimi kurarak
Uyan da gör cemalin serpilmiş kainata
Kim görse hayran kalır bu muhteşem san’ata
Uyan ismin yazdıldı toprağa, taşa, suya
Ruhum gönüllü düştü ruhundaki pusuya
Uyan da dur divana, ismi saliha densin
Nurundan utanıp da, gün buluta gizlensin
Gül cemalin zihnimden bir an gitmiyor uyan!
Hânem yasa boyandı bacam tütmüyor uyan!
Uyan beyaz çarşafım, terli yastığım uyan!
Uyan ey hayalini bağra bastığım uyan!
Ela gözüm kapanıp, tekrar dalmadan uyan!
Ecel gelip ruhumu benden almadan uyan!
Uyan!
Uyan!
Celalettin Tokmak
Senin Yanında / Celâli
Sen bir pırlantasın, ben değersiz taş
Ben bir hiçim artık senin yanında.
Sen en büyük sultan, bense eğik baş
Ben bir hiçim artık senin yanında.
Sen mükemmel kelâm, bense gaf gibi
Sen akıllı-kurnaz, bense saf gibi
Sen ter-ü tazesin, bense küf gibi
Ben bir hiçim artık senin yanında.
Sen bir çağlayansın, bense bir damla
Sen neşe dolusun, bense hep gamla
Sen parlayan güneş, ben sönük lamba
Ben bir hiçim artık senin yanında
Sen ağaran şafak, bense karanlık
Sen asırlık sevda, bense bir anlık
Sana saltanat var, bana çobanlık
Ben bir hiçim artık senin yanında
Sen bir komutansın, bense onbaşı
Sen hep bekletensin, ben sabır taşı
Sen bahar beklersin, Celâli kışı
Ben bir hiçim artık senin yanında
Celâli
Sorma ki Nasılım? / Celalettin Tokmak
Sorma ki nasılım! Nerelerdeyim
Sensiz gecelerle boğuşuyorum.
Sanma ki huzurla aynı yerdeyim
Densiz gecelerle boğuşuyorum.
Anladım ki bu denizde kıyı yok
Önümüz de bir muhabbet çayı yok
Haftası yok, saati yok ay’ı yok
Dünsüz gecelerle boğuşuyorum.
Pembe hayalimi simsiyah yaptı
Aydınlık ufkumda kıyamet koptu
Ne merhamet bildi, ne Hakk’a taptı
Dinsiz gecelerle boğuşuyorum.
Karanlık, ümidi yendi içimde
Sanki kör şeytanın fendi içimde
Kendimi yitirdim, kendi içimde
Bensiz gecelerle boğuşuyorum
Ele neşe verir Celâl’e gülmez
Horoz öter ama zifiri silmez
Şafak atsa bile bitmeyi bilmez
Sonsuz gecelerle boğuşuyorum
2 Aralık 2018 Sivas
Celâli
Hâkim Bey/ Celalettin Tokmak /
Her neyse günahım, söyle ödeyim
“Tüm zehrini kus” diyorum Hâkim Bey.
Verdim savunmamı, başka ne deyim
“Kısık bende ses” diyorum Hâkim Bey
Çekilen kılıçlar girer mi kına?
Yapılan bu zulüm sığar mı dine?
Ahret sualleri sorarsın bana
Cevabım yok, “pas” diyorum Hâkim Bey.
Kıstılar bak özgürlüğün sesini
Günlerdir okudum kaypak basın’ı
Duydum Savcı Bey’in iddiasını
Hepsi birden “fos” diyorum Hâkim Bey.
Öyle isbat oluyor mu her yazı?
Hırsızlık zannetmiş “çaldığım sazı”
Savcının delili maça papazı
Benimkisi “As” diyorum Hâkim Bey.
Güya delil toplamış-mış kastıma
Ne var, ne yok hep doldurmuş testime
Adaletin rüzgarıyla üstüme
“Eseceksen es” diyorum Hâkim Bey.
Kırk yıllık hayatım hiçten sayılmış
Ufacık kuzular, koçtan sayılmış
Okuduğum tefsir suçtan sayılmış
“Oha!” artık “tös” diyorum Hâkim Bey.
Tefsir de okurum, İncil’i de ben
Vatan için dertli, sancılı da ben
Bencillikse evet, bencili de ben
Bu bakışlar “pis” diyorum Hakim Bey.
Dünya zindanına olur da katkın
Sırattan geçerken mümkün mü etkin?
İdamdan öteye var mı ki yetkin?
“Biletimi kes” diyorum Hâkim Bey.
“Erteleme” deyip öteye atma
“İyi hâli” falan hesaba katma
Müebbede çevirip de uzatma
“Ver hükmünü as” diyorum Hâkim Bey.
Gücünü hukuktan almayan karar
Bil ki kanunsuzun işine yarar
Zulüm yürürlükte, adalet firar
Böyle hükme ”pes” diyorum Hâkim Bey.
Çıkıncaya kadar bu can bedenden
Sakın ha! Susmamı bekleme benden
Merhamet istemez Celâli senden
Susmak bana “ters” diyorum Hâkim Bey.
Celalettin Tokmak / Sivas