Suna beni neden bıraktın ele,
Yaktın yüreğimi döndürdün küle.
Hayatın ilmeği geçti boynuma,
Kurdu nice kurtlar fakire hile.
Öyle ki nefis ve şeytan da geldi,
Vurdu ciğerimden yakın dost bile.
Kimse duymadı ki beni ah Sunam,
Gelmedi feryadım cihanda dile.
Astım urbamı ben, ıslak mendili,
Zindan çukurunda bir paslı tele.
Suna sen gideli gözlerim yaşlı,
Döndü yağmur besli, bir kanlı sele,
Seni düşünürüm, hayalin çağlar,
Eridim, tükendim otur gel hele.
Bu gönül derdinden kimse anlamaz,
Yoksa bilmez misin yoksa sen bile?
Boynumda bir kement, çek beni haydi,
Gelsin peşin sıra bu garip köle.
Suna, dokunmaktır asıl iş ruhta,
Hasretin gerdiği, o ipek tüle…
Bir bülbül oldum ben, yanık bir bülbül,
Okudum aşkımı ağlayan güle.
Suna götür beni bu kor illerden,
İstersen bahtımı hicrana bele.
Bir gün geldim, yoktun “gitti” dediler,
Kapında yorgundum basarken zile.
Bu nasıl ayrılık, bu nasıl ölüm,
Bu nasıl çekilmez, kahreden çile.
Suna beni neden bıraktın ele,
Yaktın yüreğimi döndürdün küle.
Bir Cevap Yazın