Bir İstanbul silueti gözbebeklerimde
Balzac’ın kalemi dolaşsa
Bu yerlerde
Yitik kelimeler sayfalarda sıkışmış
Rüzgâr okuyor
Rüzgâr dokunuyor
Satırlarda
Yitiğime
Eski zamanlarda yaşamış bir yazıcı köle
Elinde papirüsler
Aklında aşkım
Kalbinde ben
Çırpınıyorum
Çaresizce
Nilüferlerin arasında
Bir gece
Yürürken sessizce
Hanımeli kokuları gelir
Bir meltem kanadında geceme
Gözlerim mahmur
Dudaklarımda ismini bilmediğim bir nağme
Kenar köşeye
Gizlenmiş sevda sözleri
Papirüslerde
Yüzüme gülen
Nazenin bir yasemen
Damıttığım sevda süzülür sabahlara
Gecelerde
Sabahlar gecenin yükünü bırakır
Yavaşça güne
Bir tapınak yılanı
Ataları şahit eski medeniyetlere
Sıcağın koynunda düğüm düğüm
Zehrini taşır içinde
Ege’nin göz değmemiş bir köyünde
Zeytinlerde saklı hayat nefesi
Bulutlardan akan ak zambaklar
Ellerimde gelincik kokusu
Gözlerimde çimenlerin buğusu
En keskinini ağırlarım
Yüreğimde defnelerin
Üzerimde efil efil titreyişi
Beyaz elbisemin
Arenadan geçiyor omuzları düşmüş bir aslan
Gücün gölgesi altında kalan
Bir tapınak mermerinde
Serinletip başımı
Okudum anıtlarda
Kalbi yaralı bir gladyatörün
Anlamını yitirmiş kahramanlığını
Üzerinden tarih geçmemiş bir aşkı
Kumlarda yazılı ölülerin masalı
Arenadan geçiyor omuzları düşmüş bir aslan
Gücün gölgesi altında kalan
Gladyatörler sıçrıyor kumlarda
Hayatlar yitiyor kumlarda
Ben bir tapınağın beyaz mermerine dayayıp başımı
En keskinini ağırlarım Yüreğimde defnelerin
Üzerimde üfül üfül titreyişi
Beyaz elbisemin
Ellerimde geceden kalma sevda kokusu
Geceden kalma müjganlar çimenlerde
Geceden kalma bir ay belli belirsiz tepemde
Tapınağın dibinde
Yıldızlar dolu ceplerimde
Sevdamın kayıp aşkıyım
Papirüslerin köşesinde
Bir Cevap Yazın