Oturduğum masalardan başladı benim sürgünüm.
Sonra gönülleri sürgün etti evlerine, işlerine düzenlerine aşık kavmimin.
Bir sabah uyanıp her yanımda yaralarını hissettim, cüzzamlı bir hastalığın.
Bakışları bunu söylüyordu, etrafımda kümelenen tüm fısıltıların.
Sevgi saygı insanlık uçup gitmişti.
Ve kayboldu bir yere ait olmanın verdiği hafiflik. Asıldım bir boşlukta. İyi olan her şey gibi öksüz kaldı nahiflik.
Bir ses bastırıyordu bütün güzellikleri.
Kulakları sağır eden bir böğürtü.
Vicdanı lal kesildi suçlayan bakışların.
Duymuyordu kulakları sürü olmuş bu kalabağın.
Şimdi dolaşırım gurbet ellerde.
Yeni bir hayat kurmanın telaşesinde.
Bin acının yurdunda esir kalan aklımla.
Bıraksam bırakamam, uzansam dokunamamam.
Paylaşarak azaltamadığım, acıları yaralıyor beni yakınlarımın.
İşte bu ağırıma gidiyor.
Paylaşarak çoğaltamadığım, sevinçleri yakınlarımın.
Sürgün / Mehmet Akbaş

Bir Cevap Yazın