Ben ki;
Sabırsız bir Musa’yım
Hızır’ın yanında.
Âsam kırık, pabucum yırtık
Hikmet yolunda
Yollar cennetin sırrı dünyaya açık edilmişçesine çiçeklerle bezenmiş. Medyen suyu Tuva vadisine doğru dağları ve sahraları aşarak akmaktadır. Az ilerde bir bülbül, açmasını beklediği gülüne hasret türküleri yakar.
Gönlündeki Tûr ile istikbâldeki Nûr bir mıknatıs gibi çeker Musa’yı. “ Durup dinlenmeyeceğim.” “Ta ki iki denizin birleştiği yere varacağım. Varamazsam senelerce yürümeye devam edeceğim.” Der. Bilmediğini bilmek, hikmetini görmek ister.
Zâhiri ilimlerin temsilcisi olan Musa, bâtıni ilimlerin temsilcisi olan Hızır ile adeta iki ilim denizinin birleşmesi gibi kavuşmayı dilemektedir. Zamanın çatladığı çizgiden yola koyulur. Yol yokuştur, âsasına dayanır. Pusulası ise balıktır.
Ey kalbim haydi o zaman! Sen de çıkınını asâna tak ve yola koyul. Sıratın rotasının çizildiği yönde, iki denizin birleştiği yerde, Hızır’ını bul.
Sîna’yı Aşmak
Taştı yürek, sığmadı kabına. Koşmak istedi Musa küheylancasına. Nefesi bitene, nefsi dinene kadar koşmak. Yorulana kadar değil, durulana kadar koşmak. Önüne gelen her engel “Sîna” olup çıkıyordu. Nefes nefese kaldı Musa. Nefesi tükendi de nefsi tükenmedi Hakikat yolunda.
Hayat yokuş aşağı yaşanmıyor, Sîna’yı aşmak zahmet oluyordu. Zahmetteki rahmet ise aheste aheste geliyordu. Koşturan Nur Burağının arkasından yetişmeye kimin gücü yeterdi ki? Sînaları aşmak uğruna hiç de az zaman geçirmedi. Nihayet hüznü kabardı, küheylan yoruldu… Fakat zararı yok. Durmadı Musa, ümidini yitirmedi. Hikmet denizine dökülmek uğruna Hızır’ına akan bir nehir oldu Musa.
İki denizin buluştuğu yerde kavuştular Hızır’la.
Edeb ve inceliğe riayet ederek;
“ Tam olgunlaşıp gerçeğe ulaşmam adına, Size öğretilen Ledün ilminden, bana öğretmeniz hususunda Size tâbi olabilir miyim? Dedi Musa.
“Doğrusu Sen, beraberimde sabretmeye asla güç yetiremezsin” diye cevap verdi Hızır. “ Hem içyüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredeceksin” diye ekleyerek.
Bilmiyorsun Musa
Vur taşa âsanı Musa! Allah’tan gayrı dayandığın ne varsa şak etsin. Kaderi çok düşünme Musa. Sen kul olmakla mükellefsin.
Nabzın bir Nûr atar, bir Nâr. Bilmiyorsun Musa. Ve bilmediğinin cesurusun hâlâ. Kahırla sabrın izdivacıdır kahramanlık oysa.
İç yüzünü kavrayamadığın şeylere acil cevap arama. Soruyu yaşaman gerekir o anda. Bilmiyorsun Musa. Günün birinde, farkına bile varmadan kendini sorularının cevabını yaşarken bulacaksın oysa.
Matruşka gibidir hakikat. Her açılan âlem yeni bir tecelliyi resmeder. Gönül denilen sırrı mekân, insanı dünya denkleminden alır, Hızır mertebesine çıkarıverir.
Görmenin ötesine açılan her göz bakmayı bilir. Hikmet ise perde ister. Ve sen ey Musa yak perdeleri. Yak ki anlayasın ledün ilmini.
F. Verâ Deniz
⚘
BeğenBeğen