Ser kibri yere
Bir arşın boyu yol alınmaz ruhu tekamülde bu yükle
Üzerinden at, kalk ve bürün tevazu ile..
Bir çocuğun başını okşa mesela..
Hesapsızca gir bir gönüle..
İltifat et, duymaya ihtiyacı olan birilerine..
Bir yaşlıya selam ver,
Teşekkür et sana hizmet edene..
Vefayı, sakın, ama sakın uzağa itme..
Yardım et, zora düşene..
Ve özür dilemekten imtina etme..
Zor değil,
Bazen “ben bilmem” demek seni daha çok yüceltir..
Evet belki seni mahcup gösterir
Belki birilerinin adına “değer” dediği,
“ye kürküm ye”yi eksiltir
Ama seni eksiltmez..
Tevazu hiç kimsede çirkin görünmez..
“Damlada bir okyanusum” demek öyle kolay ki..
“Okyanusta bir damlayım” diyebilmek asıl mesele..
Görmüyor musun bu çağın en büyük hastalığı kibir..?
Bulaşıyor elden ele, dilden dile, gönülden gönüle..
Ve İnan yakışmıyor hiç kimseye ..
Hastalıklı adamların dilinde bir diken gibi
Nice ülkeleri birbirine düşürüyor
Mütekebbirin göğsünde bir yılan gibi
Nice ocakları söndürüyor
Ve zehirli bir sarmaşık gibi
Nice dostlukların dallarını kırıyor..
Aldırma “biz iyi oldukta ne oldu?” diyenlere..
Haddini aşıp, seni pişman edenlere..
Sen en özelsin, en biriciksin diyen nefsine..
Kendini sev elbet, fakat kimseden üstün görme!
Vefanın sadece dört harften ibaret kaldığı bu dünya bahçesine,
Sen ek tevazunun tohumlarını tüm samimiyetinle..
Zamâne düzene ayak uydurup, gurura düşme!
Birileri hakkını vermeli insan olmanın..
O sen değilsen, ben değilsem, daha başka ne?
Ne malınla ne güzelliğinle,
Ne ilminle ne ibadetinle,
Ne kişiliğinle ne yeteneğinle,
Ne makamınla, ne de soyunla asla övünme!
Övüneceksen yalnızca “fâniliğinle” övün.
Çünkü gerçekte senin olan,
Ve elinde kalacak olan, varlığın budur yegâne..
Öyle ki kibir; delik cebe doldurulan bozuk para gibidir.
Değeri pek az, yükü ağır, zararı ziyadesiyle..
Bir düşün;
Hepimizin akibeti börtü böceğin nasibi olmak
değil mi nihayetinde ?
Öyleyse ser kibiri yere,
O seni yere sermeden önce..
Sinem Der Ki
Bir Cevap Yazın