Gün yüzü görmemiş ŞARKILARIMIZ var bizim, notası olmayan, manası dostlara ayan, bestesi göklerde yazılan, mazlumların kulaklarında her bir harfi asılı kalan, gözlerinde buğu buğu hasret taşıyan, hikayesi alemlerde dolaşan şarkılarımız var bizim .
Uyku kaçıran MASALLARIMIZ var bizim, hayret ve hayranlık kokan, kül kedisinin gecenin on ikisinde arabasının bal kabağına dönüşmesi gibi, bir gece ansızın hayatlarımızın, ünvanlarımızın dönüştüğü masallarımız var, içinde kırmızı başlıklı kızdaki gibi hain kurtlar var, yedi cüceler gibi, yürekleri büyük kahramanlar var, iyilik perilerinin sihirli değneklerinden daha etkili mucizelerimiz var, OL deyince OLDURAN’ımız var, henüz tamamlanmamış masallarımız var bizim.
Çifte kavrulmuş ACILARIMIZ var bizim, ciğerimize saplanan hançer gibi tâ derinden hayatlarımıza saplanmış, gizli gizli büyüttüğümüz acılarımız var, tarif edilemeyen, paylaşılamayan, anlatsan anlaşılması imkansız, gece uykularımızı kaçıran, anayı babayı evlattan ayıran, bebeklerin saçlarını ağartan, babadan oğula miras kalan acılarımız var bizim.
Hiç bir kitapta yazmayan, yeni üretilmiş SUÇLARIMIZ var bizim, karşılıksız sevmelerimiz suç, şiirimiz şarkımız suç, Leyla ile mecnunu kıskandıran kara sevdamız suç, kara kaplı kitaplara yazılan isimlerimiz, Rabbin önünde iki büklüm cisimlerimiz, herkesi sarıp kuşatan iklimlerimiz suç… Velhasıl çok büyük suçlarımız var bizim.
Paha biçilmez DOSTLARIMIZ var bizim, yüzleri aydan aydınlık , bahtları geceden karanlık , yürekleri Allah’a dost olanları içine alacak kadar açık, her dokundukları yüreği umutla dolduran, her girdikleri bahçeyi gülşene çeviren, dünyada hayırhâh, ahirette komşu, kötü günlerin olmazsa olmazları, düğünde bayramda halay başı, ödüller dağılırken arka saflarda, cennette Kevser havuzunun başında Büyük Sultanla buluşmayı bekleyen dostlarımız var bizim.
Sudan ucuz DÜŞMANLARIMIZ var bizim, aynı çatının altında lakin bir o kadar uzaklarda, orda bir yerlerde unutulmuş, yeryüzünde yaşasalar da kalplerimize gömülmüş, sonbaharda savrulan yapraklar gibi sevgisi kurutulmuş, bir zamanlar dost bildiğimiz düşmanlarımız var bizim …
Kalpten edilmiş DUALARIMIZ var bizim, ayrı mekanlarda, ayrı dilden okunan, aynı kalpte ısıtılan, her gün daha fazla kabulüne inanılan, düşmanı korkutan, dostu ferahlatan, güneş gibi ruhta yeni bir güne yelken açan, olmazları oldurana ulaşan, kalpten edilmiş dualarımız var bizim.
Taze çıkmış UMUTLARIMIZ var bizim, topraktan yeni fışkıran fidanlar gibi taze ve metin, ruhlara ferahlık veren, yüreklere selametli gelen, yazın çınar gölgesi gibi serin, kışın kömür sobası gibi emin, taze çıkmış umutlarımız var bizim.
Zehra Yılmaz