Serazat bir tohumdum esen yelde
Savurdu beni, kondum saçındaki nişan teline
Derken düştüm, kirpiğinin en ok yerine
Yüklendim gözünün nemini, doldum alabildiğine..
.
Kirpiğin bıraktı emanetini, damladım gönlüne
Saçtım içimdeki zerreleri her zerresine
Üşenmedim, kök saldım bu mümbit zemine
Toprağı da çatlattım sonunda, döndüm rüşeyme..
.
Boy verdim, durdum binbir renk çiçekli gülşene
Sen kokladın, ben yorulmadan açtım hale hale
Göz kamaştırdım, namım duyuldu dilden dile
Seyre geldi el alem, mihmân mihmân üstüne
.
Sonra şefkatin bahçıvan edasıyla geldi birden bire
Ayıkladı ayrıklardan, esirgemedi emeğini üzerime
Ona güldükçe güldüm döndüm renk şölenine
O suladı, ben açtım, okşadıkça oldum kendini bilmez, bigâne
.
Aslı güzelimdi, eşsiz güzelimdi can evimde
Kerem olmak varmış dedim kaderimde
Şekvayı yasak bildim bütünüyle kendime
Kalbimi sırladım, her geçen gün büyüyen aksiyle.
.
Arada düşürmedi değil beni ümitsizlik, çemberine
Kara geceler çöktü bazen siyah bir pelerin gibi üzerime
Mevlevi gibi döndüm, Hakk’a dayandım, yük etmedim bedenime
Tevekkül bineğim oldu, çıkardı beni selamete
.
Karşılık buldum mu dersin sevda kadehime
Bilmem, karşılık dile dökülmekle mi sadece
Güzel sevmek, güzeli sevmek zaten harikulade
Karşılık dediğin emekle özdeş bir çaba herhalde
.
Sevgi tohumuydum ben yolun evvelinde
Zaman döndürdü, meftun etti beni bir güzele
Yandım aşk oduna, yandım, yandım da oldum divane
Sevdamı kınayanlara ise tek sözüm; dönsünler lal-ü ebkeme
Bir Cevap Yazın