Anlat muhtarım.
Bana köyümü anlat.
Gurbete alışamadım bir türlü.
Kuş seslerinin at kişnemelerinin yerini sarhoş kalabalıklar almış bu şehirde.
Pencereyi açınca kekik kokusu gelmiyor, temiz yayla havası esmiyor gönlüme
Kaskavurcalar kıpkırmızı açmıyor tarlalarında
Yemlik, gongoroş tomariza, evelik, hamlak külür yabancı bu insanlara
Figleri çekirdek gibi kimse çitlemiyor muhtarım
Sarı sarı yayla çiçeklerini dedebıyıklarını heç mevzu etme
Ne selam verecek bir komşu var, ne yemeğini paylaşacağın bir dost.
Bir yaz akşamı mezarlığın bitişiğindeki cami avlusu muhabbetlerinin yerini hiçbir kermes, hiçbir kısır günü tutmuyor.
Rüştü dayı gülümsemiyor.
Ölenler geri gelmiyor.
Küçüklüğümden beri o mezarlık hep büyüdü o köy ise hep küçüldü muhtarım.
Anlat muhtarım.
Bana köyümü anlat.
Orada da betonarma evler yapıldı mı eski meskenlerin yerine?
Buğday tarlaları var mı? Bendamilde İsmail Ağaya tırpan biçmeye gidiliyor mu hala..
Sabahları ezan sesleri çalıyor mu kapıları?
Bir Cevap Yazın