şaha kalktıkça gömülüyor atlarımız
bakarken bulanık fotoğraflara
suçu ne diye soramam
kaçışıyor sıkıya gelince yüzleri küçük insanların
herkesi masum gösteren ayna
rahat; rahatsız döşek
gölgeler uzun ve koyu, bitmeye ramak kala
ışıyacak yollarımız kırılınca bakışlar
batsın huzursuz yatak, rüyalara katil
izleri çıksın sırtımıza hasırların
şaha kalktıkça gömülüyor atlarımız
dizgini çekmek zor değil
neyi kaybettiğinde aramaz insan
nerede kaybolduğunda bulunmak istemez
kıtaların güneyine inerken gemilerle
aşılmaz deniz, ne güzel şeydir küçüklük
acı soğuklar içiyor beyaz serçeler
kendinin avı
zıplaya zıplaya kendinin avı, göğsünde çizikler
savaş bitti, dönelim suretleri arkamızda bırakıp
terk edilen tepe, kırık diş ve kanlı çöl dönüşleri
yüzün kerkenez, suya bakmalısın, ha gayret
kılıçlar girdi kınına, büyüğü şimdi cengin
kahraman olduğunu bilmesin kimse
sen de bilme, ne güzel şeydir küçüklük
karışık adımlarla yalpalasan da vur kendi kendine
yatakları dikenle dolu durgun aksa da derelerin
geceleri dünyalar doğuruyor tahta kulübe
iki büklüm, sırtı saraylara dönük
sezmeye yarayan ışıltı, güneş sandığımız kabarcık
ben sandığım, alabildiğine köpük
hepsi eriyor birden, her taşta volkanlar saklı
varılmaz ufuk, ne güzel şey küçüklük
Fuat Eren
Bir Cevap Yazın