Senin adının Grekçe Sebaste kelimesinden geldiğini bilmiyordum
Sebastian. Hem bu isimde bir de şehir varmış orada. Sebastian da
Sebasteli demekmiş. Kelime anlamı da kıymetli/değerli imiş. Bu beni
şaşırtmadı dostum. Seni ilk gördüğümde yüzündeki o vakar da neydi
öyle. Hele tebessümündeki asalet… Dünya üzerinde yaşayan nadide
kalplerden biri olduğunu anlamıştım o an.
İsminin kaynağının bir mü‘mine dayanması ilgimi çekmişti. Aziz
Sebastian, ilk Hıristiyanlardan bir aziz ve şehitmiş. Roma imparatoru
Diocletian’ın Hıristiyanlara yaptığı zulüm sırasında o da öldürülmüş.
Aslında orduda yüzbaşı imiş. Bir çok subayın imanına vesile olmuş. Ama
çok geçmeden ihbar edilmiş. Önce bir ağaca bağlanmış ve oklarla
vurulmuş. Öldü diye bırakılmış ama bir kadın onu tedavi etmiş. Sonra
da acımasızca topuzla öldürmüşler.
Ah Sebastian! İnsan ne kadar zalim değil mi? İyi olanı yok ediyor,
kötüyü bırakıyor.
Bir de Sebastian Kneipp diye bir Alman din adamını gördüm internette.
Kaç yıldır Almanya’da olmama rağmen hiç dikkatimi çekmemişti.
Hikayesini dinleyince çok etkilendim. Fakir bir ailenin çocuğu imiş.
Bavyera’da bir köyde dünyaya gelmiş. 1820’li yıllar. Zor zamanlar. İki
kız kardeşi iki de üvey kardeşi varmış. Bir süre babasının dokuma
tezgahında çalışmış ve bir süre de çobanlık yapmış. İlk öğreniminden
sonra papaz okuluna gitmiş. O yıllarda evleri yanmış. Her şeylerini
kaybetmişler. Sebastiyan o günden sonra kendi başının çaresine bakmak
zorunda kalmış. Hizmetçi olarak çalışmış. O sırada bir akrabası olan
iyiliksever bir papaz ona sahip çıkmış. Liseye gitmesine imkan
tanımış. Bitkilerle uğraşan bir esnafla tanıştırmış. İlahiyat
öğrenimini tamamlamış. O sıra tüberküloz olmuş. Durumu hiç iyi
değilmiş. Ümit kesmişler. O sıralar bir kitap bulmuş. Tatlı su ile
tedavi konusunu işliyormuş. Hiç vakit kaybetmeden Tuna nehrinin soğuk
sularında kendine uygulamış bu tedaviyi ve yavaş yavaş iyileşmiş.
Sebastian artık hastalara su tedavisi öneriyormuş. Bu yolla bir çok
hasta şifa bulmuş. Doktorlar onu şikayet etmişler. Ancak o yılmamış.
Münih’te çok etkili olan ve bir çok insanı öldüren kolera salgınında
onlarca hastayı tedavi etmiş. Yetmiş altı yaşında karnındaki urdan
vefat etmiş Sebastian Kneipp. Doktorlar tedavi önermişler ama o kabul
etmemiş. Şimdi Almanya’da bir çok yerde onun uyguladığı tatlı su
tedavi sistemini görmek mümkün. Bir de çok vakıf kurulmuş adına.
Johann Sebastian Bach’ı unutmak olmaz tabi. Thüringen eyaletinde
Eisenach’da doğmuş ve Leipzig’de vefat etmiş olan büyük bestekar.
Müzik-sever bir ailede doğmuş. Ama dokuz yaşında annesini on yaşında
da babasını kaybetmiş. Müzikle uğraşları sonuç vermis. Genellikle
Sachsen bölgesinde eserler icra etmiş. Brandenburg konçertoları ile
meşhur olmuş. Kendisi evde yokken eşi Maria vefat etmiş. Son
yıllarında gözlerini kaybeden Sebastian Bach, son bestesini ‚‘Tanrım
işte sana geldim.‘‘ cümlesi ile bitirmiş.
Bunları sana niye yazıyorum ki? Sen zaten biliyorsun ama olsun. Senin
ismini seninle paylaşmak da güzeldir Sebastian. Özellikle ilk
İsevilerden Sebastian’ın imanı uğruna ölümü göze alması çok etkileyici
idi.
Sebastian dostum, dünyada kimler yaşamış değil mi? Ama insanlık hiç
değişmiyor Sebastian. Yine hırs bürümüş birilerinin gözünü. Dünyayı
ateşe vermek onlar için hiç sorun değil. Biz elimizden geldiği kadar
barış diyoruz, sevgi diyoruz, hoşgörü diyoruz. Kimbilir belki etkili
olur bu sesler de şu gözlerini hırs, kin, nefret bürümüşlerin sesleri
kesilir. Sen de dua et ne olur…
Emin Osman Uygur
Bir Cevap Yazın