Bahar bile görmedim yaz beklerken,
Kara kışa namzet hazana kaldım.
Elalem eledi ununu, eleğini astı erken,
Kurban olduğum yazana daldım…
.
Şimşek’ler gürül gürül çaktı da,
Ben bir damla sızana kaldım.
Rahmet sağanak sağanak aktı da,
Hiç kanmayan hizana daldım…
.
Ne yarın hesabı, ne ukba korkusu,
İblis girdi koluma, sui-zana kaldım.
Anladım! Yar imiş gönlümün tenakusu,
Mahşer’de kurulacak mizana daldım…
.
Vira Bismillah düştüm balık peşine,
Götüren götürmüş, ben sazana kaldım.
Nasipte ne var, karışılmaz hâlık işine,
Mahlukata rızık vereni, izana daldım…
.
Lisan-ı halim bütün şeytanları taşladı,
Artık bir tek yalnız hüsnü-zana kaldım.
Gönlümde, dilimde oruca başladı,
Ayların sultanı Ramazana daldım…
.
Bugün başka, hesap bir başka yarın,
Havf ile reca arası, zana kaldım.
Cemâlini görmek için Sevgili yarın,
Güller gülü nazana daldım…
.
Çarptım, topladım, çıkarttım, böldüm,
Kâh affına, kâh cezana kaldım.
Hayal aleminde ölmeden öldüm,
Narı cehenneme, suzana daldım…
.
Delikanlı, gözü karaydım, gençtim,
Şimdi çocuğa çoluğa, kızana kaldım.
Evlad-ı iyalden, cennetten vazgeçtim,
Artık yalnız Senin rızana daldım…
.
Kararan bahtıma ziyanla yaktım,
Murat buyurduğun sezana kaldım.
Şöyle başımı kaldırıp yukarı baktım,
Gezegenlere, yıldızlara, fezana daldım…
.
Ukbayı düşündükçe artıyor derdim,
Yığılıp olduğum yere uzana kaldım.
Ad, Semut, Lût kavmiyle ürperdim,
Bu gün de dün gibi azana daldım…
.
Şiir’ler, türküler bozuldu, popa gardı.
Bir kaç beni anlatan ozana kaldım.
Bozuldu atmosfer, her yani sis sardı.
Delindi delinecek, ozona daldım…
.
Cedd’im savruldu; hemen hemen hepsi,
Geride uçuşan bir kaç tozana kaldım.
Berzah vuslatın daracık geçiş kapısı,
Lezzetleri kökünden bozana daldım…
.
Ey dünya sen gönüle giren tatlı bela,
Senin hep cefana, ezana kaldım.
Vuslatıma fermanla verilen sela,
Kulağıma okunan ezana daldım…
.
El savurmuş harmanı kaldırmış hasatı,
Ben her zaman ki gibi kozana kaldım.
Bahşedilen ömür çoktan geçirmiş vasatı,
Bir kefene, bir de su ısıtacak kazana daldım…
.
Halil Şerbet
Bir Cevap Yazın