Mesele / Tahsîn-i Kelâm


Ham insan meselesi,

Ve irfan meselesi.

İrfan ve insanı rafa kaldırmalar,

Kirlenmeler ve kirli kavgalar

Temelde nisyân meselesi.

Bakışları sendeleyen gözlerin,

Gidebilir mi ışığı dosdoğru,

Ve o bakıştan neyse meram,

Yer etmesi gönüllerde,

İz’ân meselesi.

Ne vakit vereceğiz

Bir çekidüzen şu sînelere!

Neye muhtaç imarı,

Belki de iman meselesi.

Gidilecek evet bilmeyen yok,

Önümüzde dönülmez ufuk,

Mesel unutmamak işte,

O da iz’ân meselesi.

Bir yol yürüyoruz nereye

Vardığı kaçınılmaz menzil

Ölümün can verdiği,

“Yolun sonu!” denilmesi

O da an meselesi.

Evet bir an meselesi ömür

Ve hayat şân değil,

Gam meselesi.

Sigâya çekilmiş cânın,

Sılaya kadarki gam meselesi.

Ufka dikilmiş sâlik gözlerinin,

Kızıl ufuklardan menkul

Kan meselesi.

Bir de söz var ve ardında öz,

O söz o mütebahhir,

Bahr-i sîne’den,

Şuh nefsin başında balyoz.

Ne zaman meselesi ne ahkâm,

Ne de bir zan meselesi.

Ham ve bohem insanın,

Kıvâm-ı tâmm meselesi,

Kayyûm’a râm meselesi.

Belki de bütün meselenin özü,

Bir sade hâl meselesi,

Bir sade hâl…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: