Ham insan meselesi,
Ve irfan meselesi.
İrfan ve insanı rafa kaldırmalar,
Kirlenmeler ve kirli kavgalar
Temelde nisyân meselesi.
Bakışları sendeleyen gözlerin,
Gidebilir mi ışığı dosdoğru,
Ve o bakıştan neyse meram,
Yer etmesi gönüllerde,
İz’ân meselesi.
Ne vakit vereceğiz
Bir çekidüzen şu sînelere!
Neye muhtaç imarı,
Belki de iman meselesi.
Gidilecek evet bilmeyen yok,
Önümüzde dönülmez ufuk,
Mesel unutmamak işte,
O da iz’ân meselesi.
Bir yol yürüyoruz nereye
Vardığı kaçınılmaz menzil
Ölümün can verdiği,
“Yolun sonu!” denilmesi
O da an meselesi.
Evet bir an meselesi ömür
Ve hayat şân değil,
Gam meselesi.
Sigâya çekilmiş cânın,
Sılaya kadarki gam meselesi.
Ufka dikilmiş sâlik gözlerinin,
Kızıl ufuklardan menkul
Kan meselesi.
Bir de söz var ve ardında öz,
O söz o mütebahhir,
Bahr-i sîne’den,
Şuh nefsin başında balyoz.
Ne zaman meselesi ne ahkâm,
Ne de bir zan meselesi.
Ham ve bohem insanın,
Kıvâm-ı tâmm meselesi,
Kayyûm’a râm meselesi.
Belki de bütün meselenin özü,
Bir sade hâl meselesi,
Bir sade hâl…
Bir Cevap Yazın