Gözleri ufuklarda, ötelerin hicranını yaşar Hicret kuşları
Gönüllü gurbet yolcusudur, yüce dağlar aşar Hicret kuşları
Canı, cananı, sılayı ardına bakmadan terkederler de
Uzaklarda bir yetim başı okşar Hicret kuşları
Burunlarında daussila tüter de firakın doruğunda
Boynu büküklere bağlanır naçar Hicret kuşları
Asya der, Avrupa der, Afrika der uçarlar
Daha nicelerin imdadına koşar Hicret kuşları
Kendileri bir gül kokusuna muhtaçtır da
Varligin gönlünde gül olur açar Hicret kuşları
Önlerine servetler yığsalar, uçmadan dûr olmazlar
Agyar sevdasindan delice kaçar Hicret kuşları
Bir parça tohum kalsa geriye su dunya malindan
Corak gönüllere ulaşır, saçar Hicret kuşları
Susuzluksa gönüllerinin kuruluğuna tek sebep
Gözyaşıyla sular, ırmak olur coşar Hicret kuşları,
Yollar aman vermese de, dağlar geçit vermese de,
Damla iken derya olur, inayetle taşar Hicret kuşları
Yorulmak nedir bilmezler, ölünceye dek meçhulde
Herbiri ayrı bir gurbete uçar Hicret kuşları
Geçtiği yolları, badireleri hatirlamaz, unutmus
Ötelere giden yollara pişdar Hicret kuşları
Bütün sevdiklerini bir bir kaybederler de
Başkalarının vuslatıyla hüşyar Hicret kuşları
Yüce dağlar gibi başları karlı, dumanlı
Sinesine çığlar düşen kışlar, Hicret kuşları.
Iliyinca biraz Toprak ,erir giderler sessizce
Görmese de baharı, muştular Hicret kuşları
Yuvaları tahta kulübesi andelib-i eninin
Nağmelerle sermest, şehadet arar Hicret kuşları
Terhistir bu dunyadan olum o gariplere
Zaten yalniz yasatmak icin yasar Hicret kuslari
Garip bir mezara, gun gelir son kez gocerler
Cennette de altın kanatlı kuşlar Hicret kuşları
Rıza menziline varınca, muhacirler sofrasında
Ashab-I Resulle kendinden gecer Hicret kuşları
Havz-ı kevser sahibi meyler sunar sonsuzlara,
Sevgilinin elinden içtikçe içer Hicret Kuşları.
Bir Cevap Yazın