O An Ağladım / Fehmi Acat


O An Ağladım!

Mardin’de yaz aylarımızı öğrencilerin geleceklerini daha kaliteli geçirmeleri adına fırsat eşitliğini daha çabuk yakalayacakları yerlere yollamaya ayırırdık. Bazı öğretmen arkadaşlarım memleketlerinde ki yurtlarla görüşür, üç beş başarılı öğrenciye ücretsiz okuma şansı nasıl sunarız diye dertlenirdi. Bulunan yerlere öğrencileri yollama işi bendeydi. İstanbul’da Ataköy 5. Kısım da, Yeşilköy’den inince taksi ile 5 dakika mesafede bir konumda bir yurt vardı. Adı “Azim” idi sanırım. Her yıl bir kaç öğrencilik kontenjan ayırırlardı. Yurt caminin altında, giderleri de büyük ihtimalle caminin cemaati tarafından karşılanıyordu. Bizim öğrenciler ilkokulu sayısız öğretmenle, ortaokulu alabildikleri derslerle bitirirlerdi. Hepsini karnesi inci gibi 5 notları ile doluydu. Ancak İstanbul eğitimi nerede, Mardin köylerinin eğitimi nerede der endişelenirdim. Tek güvencem çocukların gözlerindeki heyecan idi. Hepsiyle tek tek konuşurdum. “Tek hedefiniz okumak derdim. Sataşan olur mu olur, yan bakan olur mu olur derdim. Bu öğretmen de olabilir, yurdun idarecisi de olabilir. Sizin işiniz okumak ve yaşadığınız fırsat eşitsizliklerinden sonraki nesillerin de mağdur olmasını engellemek” derdim. “Azim yoldaşınız, sabır katığınız olsun” der yollardım. Sonrasında nadiren de olsa sorunlar gelirdi. Genelde ise güzel haberler duyardım. Aslında sorun gelmiyorsa, işler yolunda der huzurlu olurdum. Anne babalar evlatlarını dönem tatilleri dışında görmezdi. Dargeçit’in köyünden bir öğrencimin babası denk gelmişti. “Hocam bir kez aradım, direk namazlarını kılıyor musun diye sordum. Baba evet hem de sünnetleriyle. Hoca oldum hoca deyince bir daha aramadım. Tatilde gelince, köyde imamlık yaptırdık. Maşallah çok güzel yaptı, dedi. Gururluydu. Babalar çocuklarının kalpleri ile ilgileniyordu. İstikamette kalsınlar istiyorlardı. Onlar ise hem kalplerini hem de beyinlerini kanatlandıracak bir yere gitmişlerdi. Bir yaz dönemi İstanbul’a yolum düştü. Kalacak yer için birçok kişiyi arayabilirdim.  öğrencilerden birini aradım. İdare ile konuşup yer ayarlamalarını istedim. Hemen döndüler. İdarecilerde görüşecek olmaktan mutluluk duyacaklarını söylemiş. Öğleden sonra oradaydım. Çocuklar ve idareciler okulda okullarındaydı. Yurt boş gibiydi. İçeri geçtim. Koridorunun karşısında iftihar tablosu vardı. Orayı inceledim. Kaç zamandır gönderdiğin çocukların neredeyse tamamını ismi yazıyordu. Kimi okul birincisi, kimi ikinci, kimi üçüncü olmuş, orayı Mardin’in köy okulu yapmış birbirleriyle yarışmışlardı. O an oturdum ağladım. O çocukları otobüse ben bindirmiştim. Köyden şehrine giden biri en güzel kıyafetlerini giyer. Bu çocuklar İstanbul’a iyi yıkanmış yırtık bir t-shirt, yamalı pantolon ve naylon ayakkabılarla gitmişlerdi. Bazısının yol parasını bile kendi aramızda karşılamıştık. Çocuklar bizi  utandırmamış, kendilerini utandırmamış, ailelerinin yurt mütevelli heyetinin gururu olmuşlardı. Sonraki yıllarda onlar çocukları çekmiş, bir vefa borçlu oldukları topraklara kalifiye eleman olarak dönmüşlerdi. Yurtlar denince denince bunlar aklıma geldi. Anadolu’nun yüzyıllık makus kaderini o yurtlar değiştirmişti. Bu acımasız fırtınada bunun için koptu zaten. O başarı mı zor, yoksa bu fırtınaya katlanmak mı bilmiyorum. Geçmişe bakınca Dargeçit’in bir köyünden kalkıp Ataköy’de başarıya koşan ve fırsat eşitliğini tüm ülkeye sunan kuzucuklar bu fırtınayı da onurlarıyla atlatacaklardır diyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: