tırnaklarımla sürüyorum yaraları
sözden saçmalar serpilmiş arıklara
her sabah başka tepeden doğuyor gün
battığı yer aynı
vakit bulamıyor kabuk bağlamaya
sürülü mağara kapısı
duyulmayan bir yankı bu seslenen
ışığı duvara sor, bana ayrıkları
ipek bile testere bakıldığında ten
teslim olurum yağmur yağmasa da
/yollar olmasaydı asfalttan
nerede ölürdü köpekler/
sesten taşlar çarpıyor alnıma
sensin ressam çiz kendini
nadasa bırakıldı kırmızı
mahsulü korkuluklar toplasın
gölgelerin kuruduğu plastik tarlada
Bir Cevap Yazın