DÜŞnâme / Derya Hekim


Bir hayal ile başladı yolculuğum. Okuduğum hikayelerin kahramanları gibi dünyayı keşfetmek istiyordum. Uzun bir yolculuk olacaktı istediğim. Bilmediğim ülkelerde bilmediğim kültürleri tanıyacaktım. Gittiğim diyarları tanırken oralardaki insanlar da beni tanıyacaktı. Yeni keşiflerle mutlu olurken kendimi de keşfedecektim. Yaşamın anlamını iç alemimde bulurken yaşama dair bir iz bırakacaktım böylece.

Yolculuğum hakkında uzun uzun hayaller kurdum. Adını yeni duyduğum bir diyar için hayal gemisine bindim. Denizleri aşıp varacağım bu yerde insanların sakin, kendi halinde oluşlarına şaşırdım. Çünkü ben denizleri aşıp gelen bir gemi görsem içinden inecek yolcuları merakla izlerdim. Nasıl insanlar gelmiş, giyimleri nasıl, konuşmaları nasıl merakla ve sessizce izlerdim. Ah! Doğru ya yolcu olan bendim. Benim şaşkın olmam normal. Onlar için bir yabancının varlığı alışılagelmiş bir durum olmalıydı. Rolümü çabuk hatırlayıp yerime dönüyorum. Nerde kalmıştım? Ha hatırladım. Gemiden inince uzun bir koridor gibi karşılıklı dizilmiş tahta kasalar arasından geçtim. Burası denizin bereketi ile yaşıyordu. Çeşit çeşit deniz mahsulleri kasaların içerisinde gelenleri selamlıyordu sanki. İndiğim şehri gezmeye başladım. Burada evlerin dışı beyaz renkle boyanmıştı. Kapıları ise mavi renkliydi. Birbiri üzerine yükseliyor gibi görünen evlerin aralarında rengarenk merdivenler önümde uzanan yolu gösteriyordu. Merdiven kenarlarında taş saksılardaki çiçekler büyüleyici bir görüntüye sahipti. Çiçeklerin hoş kokuları arasından geçip kasabanın meydanı olabilecek bir yere geliyorum. Sıcaktan çocukların bir köşede kendi halinde lakırdı ettiklerini görüyorum. Sahile vuran deniz yıldızlarını anlatıyor biri. Olabildiğince hızlı davranıp kurtarabildiği kadar deniz yıldızını kurtardığını gururla söylüyor. Diğeri, deniz yıldızları çok ilginç diyor. Bir parçası kopsa kendini tamamlayabildiğini anlatıyor. Bu enteresan bilgi oradaki çocukları şaşırtıyor. Parçalansa da bütününü bulan deniz yıldızı alıştığı, bildiği denizden savrulunca ölüyor. Ne kadar garip. Nefes aldığı yaşam alanı olan deniz, dalgası ile alıp karaya atıyor yıldızını. Denizin de yaptığı iş mi canım. Ne güzel bağrında yıldız yetişiyor. Üstelik zararsız. Gökteki yıldızlar gibi parlamıyorlar, diye mi atmıştı? Yoksa insanlara, “Benim de yıldızlarım var, görün şu güzelliği” demek mi istiyordu? Bilemiyorum. 

Şehri gezmek için çocukların yanından ayrılıyorum. Biraz sonra karşıma bir takı dükkânı çıkıyor. Satışa sunulan çoğu şeyin emek emek işlenmiş el yapımı takılar olduğunu görüyorum. Birkaç takıyı deniyorum. Tam karşısında renklerin ahengiyle bütünleşmiş tivil kumaştan elbiseler dikkatimi cezbediyor. Her desen ayrı bir manayı çağrıştırıyor sanki. İçimi kıpır kıpır eden bir elbiseye doğru yöneldim. Beyaz kumaş üzerine işlenmiş bahar çiçekleri içine aldı beni. Uzaktan gelmişliğimi anlamış da hoş geldin der gibiydi. Ev sahipliğinin görülmemiş bir haliydi. Bu eşsiz karşılamadan sonra yolum kalabalığın olduğu tarafa doğru aktı. Pazar yerini andıran bu yerin insanları, kendilerine has bir tarzda alışveriş yapıyorlardı. Tezgahına dikkat çekmeye çalışmıyordu pazarcılar. Ürünlerini cezbedici güzelliklerle dizip alıcıya sunmuşlardı. Sadece yürümekten yorulacağım bir pazar yeri de görmüş oldum böylece. 

Pazarın sonuna geldiğimde: ‘’Bir dileğin var mı?’’ diye soran biri oldu. Etrafıma bakınırken kucağında deniz yıldızı ile birini gördüm. Şaşırmıştım. Yarı gülümseme ile, ‘’Bu benim dostum. Deniz onunla karaya vurdu beni. Kasabanın girişinde gördüm seni. Her şeyi ilk kez keşfeden çocuğun heyecanındaydın. Bu yüzden sana bir hediye vermek istiyorum.’’ Dedi. Şaşkınlığım büyüyorken heyecanlanmaya başlamıştım. Fanustaki deniz yıldızını uzattı önüme. ‘’Hadi bir dilek tut ve dokun yıldızıma’’ dedi. Birkaç saniyede kendimi toparladım. Ve içimden tüm dünyayı keşfetmek istediğimi söyledim. Birden garip bir fırtına çıktı. Sadece beni içine çekiyordu. Neler oluyor diye sorarken rüzgâr, ayaklarımı yerden kesmeye başlamıştı. Dilekçi bağırdı, “Korkma, dileğine gidiyorsun” dedi.  Fırtına öylesine şiddetliydi ki bir yerlere çarpacağım sanmıştım. Ansızın uyandım. Derin bir nefes aldım. Çok heyecanlanmıştım. Ama keyifli bir yolculuk yapmış gibiydim. Bu yolculuğu sevdim sanırım bir daha denemeliyim.

Derya Hekim

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: