Siyah Paltolu Adam / Kübra Aydın



Üniversiteden koşar adımlarla çıktım yine. Hep bir yere yetişme telaşı, dolmuşta yer bulma yer bulmaktan öte dolmuş alsa bari umutlarıyla koşturuyorum. Sert rüzgar ve yağmur el ele tutuşmuş oyun oynamakta ısrarcı bir çocuk gibi saçımı çekiştiriyor, yüzüme vuruyordu. Dolmuş durağında her zamanki gibi agresif bir kalabalık. . Gri şehrin duygusuz insanlarıydık. Bu şehrin insanı havası gibi sertti. Selamsız yürürdük sokaklarda. Çünkü hep bir telaş hali heybede. Birinci dolmuş durağa hiç yanaşmadı bile ikinci hafif yanaşır gibi oldu en baştaki birkaç kişi atlayıverdi. Yağmurda herkesin tahammülü azalmış saygı bu durağa uğramaz olmuştu. Anlamak lazımdı hep yetişecek bir yerimiz vardı en nihayetinde. Üç dört derken saymayı bıraktığım bilmem kaçıcı dolmuşta zoraki yer bulmuştum kendime. Ama geç kalmıştım bir kere. Üşümüştüm ıslanmıştım sanırım talihli günündeydim her şeye rağmen. Dolmuş boşaldı. Sessizce cam kenarına ilişiverdim. Alnımı buz gibi cama dayadığımdaki rahatlama hissinin tarifi yoktu. Ayazın kestiği alnıma bir merhem değmişti sanki. Bu hislerin sıcaklığına bırakacakken tüm düşüncelerimi bir ses böldü. “Merhaba” dedi siyah paltolu adam. Omuzları çökmüş saçlarında yer yer beyazlar ama gözlerinde bir afacan çocukluk. “Merhaba “ dedim. Hem diyordum nerden çıktı bu adam tam huzura ereceğim anda hem de onun ısrarlı merhabasının ardını merak ediyordum. İnanılmaz akıcı bir konuşması vardı. Hiç susmuyor dili bütün incelikleriyle kullanmayı iyi beceriyordu. Memurmuş. yıllardır evine ekmek götürmek için bir odada evrakların arasında akşamı ediyormuş. Biraz Orhan Veli’den hallice bu garip adamı dinlemek hikayeler arasında dolaşmak gibiydi. Akmayan trafik lehimizeydi bu akşam. Oysa her akşam şikayet ederdim. Demek ki iyi bir yol arkadaşı trafiğin çilesini bile çekilir kılıyordu. Okumayı yazmayı çok seviyormuş. Yüksek lisansa başlamış. Ondaki heyecanı görünce kendimden utandım. Sabahları ayağımı sürüyerek girdiğim dersleri düşündüm güldüm halime. Sanki bir sürü roman karakteri bir araya gelmiş siyah paltolu adamı oluşturmuştu. Her anlattığı anıda başka bir karakter göz kırpıyordu sanki. Bir saatlik yola yılları sığdırmak istiyordu sanki. Sonra sustu birden “ne çok konuştum değil mi?” Dedi. Cevabımı beklemeden ekledi “insan bazen hiç tanımadığı birine her şeyi anlatmak ister bir çırpıda. Bilir ki yargılanmaz bilir ki ön yargısız dinler bir yabancı” Ne kadar doğruydu bir saattir onu dinliyordum sadece dinliyordum yorumsuz. Kendimi düşündüm içimi birine açmayalı ne kadar uzun zaman olmuştu. Bir hayat telaşesinde ordan oraya koşturup duruyordum. En son kiminle bir fincan kahve içmiştim? En son hangi arkadaşımı arayıp sana ihtiyacım var demiştim? Hatırlayamayacağım kadar çok zaman geçmişti demek üzerinden. Hele bir yabancıya ne zaman merhaba demiştim? Yıllardır kapattığım kapılara bir anahtar değmişti sanki. Siyah Paltolu adam saygıyla önünü ilikleyerek teşekkür etti “beni sadece dinlediğiniz için teşekkür ederim” Aradan yıllar geçse de adını bile bilmediğim siyah paltolu adam ara sıra gelir aklıma. Emekli olmuş muydu? Çocukları neler yapmıştı? Yüksek lisansı bitirip doktora yapacaktı kesin yapmıştır o çocuksu merakıyla… İnsan garip bir muamma derler ne kadar doğru. Hayatınızda sadece bir saatliğine gördüğünüz biri yıllar sonra bile zihninizde yer ederken en yakınınızda olan insanları hatırlamamak üzere en derinlere gömüyorsunuz….

Siyah Paltolu Adam / Kübra Aydın” için bir yanıt

Add yours

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: