Betonun kemikleri delen bir sızısı var
Bu sızının içinden geçen mevsimler var
Mevsimlerin umursamazlığı içinde yiten nefesler var
Yiten nefeslerin havada kaybolan izleri var
O izlerin dünyaya bıraktığı tozlu bir miras var
Tozlu mirasın üstüne örtülmüş ölü toprağı misali kalın perdeler var
Kalın perdeler arasına sıkışmış yorgun bakışlar var
Yorgun bakışların gecesinde bir araya gelen sevgililer var
Sevgililer var betonların arasında mevsimini yitirmiş
Mevsimini yitirmiş sevgililer değil yalnızca
Yalnızlığında unutulmuş hayale sığmayan duygu yüklü dünyalar var
Dünyalar var boşlukta dönen ince bir ipliğe bağlanmış
İncecik ipliğin kopmasını bekleyen gölgeler var
Gölgeler var güneş kaçkını kana susamış vampir misali
Vampire parmak ısırtacak yarasalar var
İki kanadı arasında doğrulmuş iki çift bir tek var
Bir tek var sızlayan kemiğin içinde kendini arayan bir kalp var
Kalp var sağa sola çarpan dolup boşalan bedenin içinde
Bir de ruh var mevsimleri aşmış betonu aşmış
Kendine hapsolmuş benliğin düğümlendiği bir ruh
Sen varsın düğümlenen ruhun incelen ipliğin koptuğu yerde
Arayışımın son bulacağını sanma
Sonu gelmeyen aşkların tutsağı olanlar var
Aşkın sonu gelmeyeceğini bilen tutsaklar var
Tutsaklar var esirin esiri
Esirler var aşktan gayrısına tutsak
Tutsağınım sızlayan kemiğin içinde
İliklerime işlemiş serin esintin
Nefesin ilahi bir sığınak dört duvar beton
Güneşinde eriyen benim karların üzerinde sere serpe
Seninle sende kaybolan yitik bir sevgilin var
Sızlattığın kemiklerin içinde sen varsın sevgilim.
23 Eylül 2017
tebrikler kenan hocam
BeğenLiked by 1 kişi