Yazar: Franz Kafka
Kitap ismi: Dönüşüm
Yayınevi: Karbon Kitaplar
Sayfa sayısı: 62
Çevirmen: Ahmet Cemal
Eserin Yazıldığı Tarih: 1912
Kafka’nın en önemli eserlerinden biri olan Dönüşüm kitabının konusu dilden dile dolaşır. Bir sabah odasında uyanan Gregor kendini yataktan doğrulup işe gitmeye çalışan kocaman bir böcek olarak bulur. Gayet ilgi çekici bir giriş ama kitap bu kadarla kalmıyor. Kesinlikle okunması gereken, içinde bulunduğumuz toplumu, aile yapımızı ve aslında en başta kendimizi sorguya çektiren bir kitap. Dönüşüm 3 kısımdan oluşuyor ve özellikle Can Yayınlarının basımını okumanızı tavsiye ederim ki o baskının sonunda bir de son söz kısmı ve Kafka’nın yazdığı mektuplar yer almakta. Bu kısım kitaba son noktayı koyuyor.
Kitabın ilk bölümünü okuduğunuzda aklınızda Kafka’ya, Gregor’a ve dahi ailesine sormak istediğiniz binlerce soru birikiyor.
Mesela Gregor’un o sabah uyandığında dönüşüm yaşayıp bir böcek olmasına şaşırmayıp işe gitme telaşesine girişmesinde ben bir okuyucu olarak Gregor’u kollarından tutup sarsmak istedim. Hey kendine gel, hangi işten bahsediyorsun? Aynanın karşısına geçip kendine bir baksana önce demek istedim. Sonra Kafka’nın neden başka bir hayvan değilde bir böceği bu dönüşüme layık gördüğünü düşündüm.
Bu durumu hiç tereddütsüz kabul eden bir tek Gregor değil tabii ki, ailesinin de bu durumu kabullenmesi, ona uygun yemekler vermesi, evde gördükleri bu böceğin Gregor olduğuna inanmaları ve dahi Gregor’un patronu. Herkes çıldırmış olmalı dedim içimden.
Kitabın belki de ana teması olan çıkarcı ilişkileri Samsa ailesi üzerinden harika bir şekilde eleştiren Kafka, yeri geldiğinde musluğun suyunun kesilmesiyle insanların size ne derece katlanabileceğini çok uzağa gitmeden aile içinden kısa öykü olarak gözler önüne sermiş. Düşünsenize, hiç sevmediğiniz bir işi yapıyorsunuz ama bunu aşkla şevkle yapıyorsunuz. Tek motivasyonunuz ailenize ait ve sizin üzerinize yıkılmış olan bir borcu ödemeye çalışmak. El üstünde tutuluyorsunuz, kimse karışmıyor size fakat bir süre sonra bu fedakarlığınız ”zaten yapmak zorunda” olarak algılanmaya başlıyor. Peki bir gün bu borcu ödemeye, ailenize bakmaya mecaliniz kalmazsa? Tam da burada Freud’a kulak vermemek elde değil. Sigmund Freud der ki: İnsanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi söylerler… İşte bu değişim ile Gregor’un dönüşümünü bir teraziye koyup tartmak gerek. Bu kadar fedakarlık sorgulanır cinsten sanırım. Hani babalar evet bazen sert olur, karşı çıkamazsınız, yeri gelir anneden de yakın olursunuz, annelerde ekstra bir merhamet olur, kız kardeş candır derler. Bu uzun öyküde tüm bildiğiniz aile kavramlarına yenilerini ekleyeceksiniz.
Dönüşümün bizde sorgulattığı bir diğer konu ise yabancılaşma. Eğer bir gün olduğunuzdan daha farklı biri olarak toplumda var oluşunuzu sürdürmeye başlarsanız belki de sizi ilk dışlayacak olan aileniz veya en yakınım dedikleriniz olacaktır. Bu konuya bir de başka bir taraftan bakacak olursak, her şeye ‘evet’ denilen bir toplulukta siz ‘hayır’ derseniz tüm gözler üzerinize çevrilecek, isyankar sayılacak ve dahi oradan dışlanacaksınız. Ve sonrası kaçınılmaz dönüşüm.
Aslında üzerine konuşulacak çok şey var ama hiç okumayanlar için daha fazla ip ucu verip kitabın keyfini ve sürprizlerini kaçırmak istemiyorum.
Sizlerle şimdi kitapta anlatıldığı kadarıyla Gregor Samsa’nın karakter analizini yapıp Kafka’nın gerçek hayatı ile karşılaştırmalar yapmak istiyorum.
Dönüşüm’de Kafka, Gregor karakterine hayat verirken tercihini Gregor’u inatçı, işini sakinlikle yapan, sükunet sahibi, acele karar vermeyen, işkolik, asla kendisine acınmasını istemeyen, minnet duymayan bir karakter olarak yansıtmaktan yana kullanmış.
Baba karakteriyle arasında bir uçurum olan Gregor, evin ve aslında babanın tüm yükünü sırtlanmış durumda.
Şimdi gelin birde Kafka’nın gerçek hayatından kesitlere bakalım.
Erkek kardeşleri küçük yaşta ölen Kafka’nın babası tüm yükü ona yükler ve bu yük Kafka’ya çok ağır gelmiştir. Ve yine utangaç ve inatçı bir çocuk olan Kafka’ya babasının aşırı özgüvenli oluşu ve bu konuda Oğluna baskı yapması Kafka’da ters tepmiş, çocuk ruhunda ezilmelere yol açmıştır. Yine bu baba-oğul ilişkisinde Kafka’nın daha çocukken babasının karşısında konuşması yasaklanmış ve sürekli itiraz yok denilerek susturulmuştur. Dolayısıyla savunmasız bir Kafka yetişmiştir.
Tüm bu gerçek hayat izlerini Dönüşüm kitabına da karakterler aracılığıyla yansıtmış yazar Kafka.
Son olarak Can Yayınlarının Dönüşüm’e Son Söz Kısmından alıntılarla kitap analizimi sonlandırıyorum.
- Dönüşüm, aile kurumunun bireyi yok edici yanlarını tüm korkunçluğuyla evrensel düzeyde yansıtan bir yazın metnidir. Daha da genelinde, çizgi dışı birey-sürünün dışına çıkanı ezen toplum çatışmasını en çarpıcı biçimde dile getiren bir öykü gerçekliğidir.
- Dönüşüm, hiyerarşi ve otorite düşüncesiyle temellenen, bu amaçla sözü edilen düşünceyi önce aile kurumu içerisinde odaklaştıran toplum içersindeki bireyin tragedyasıdır. Gregor Samsa, “dönüştüğü” güne değin çeşitli kölelikler içerisinde yaşamış bir toplum tekidir; işyerinde köledir; aile çevresinde köledir ve zincirleri içerisinde uslu oturduğu sürece de benimsenip sevilir. Başkaldırısı bilinçaltında başlar; bu bilinçaltı, kendine uygun biçimi yaratır: Gregor Samsa’nın böceğe dönüşmesi, gerçekte artık başkalaşmasıdır. Böceğe dönüştüğü andan başlayarak, toplumun ve ailesinin ona ilişkin -onu tutsak kılan- beklentileri, artık sonuçsuz kalmaya yargılıdır; böceğin iğrençliği, çizgisi sürüyle uyuşmayan bağımsız bireyin iticiliğiyle özdeştir. Anlatıda toplumu simgeleyen aile, önceleri ümidini yitirmez; yeni Gregor’a hareket alanı sağlayabilmek için, odasının biraz boşaltılması gerekmektedir. Ama anne buna karşı çıkar ve ilginç olan, karşı çıkış gerekçesidir: “Bence en iyisi, odayı eskiden nasıl idiyse aynen öyle korumaya çalışmamızdır, böylece Gregor yine aramıza döndüğünde her şeyi eskisi gibi bulur, arada olup bitenleri unutması da o ölçüde kolaylaşır.” Burada -sözde anne sevgisiyle- Gregor’un unutması istenen, onun gerçek anlamda bağımsız olabildiği zaman parçasıdır; Gregor sürüye dönebilmek için böceklikten çıkmalıdır ve sürüyle yeniden uyum sağlayabilmesi için böcek olduğu dönemi unutmalıdır. O zaman yine annesine ve babasına uyabilecektir; içinde yaşadığı topluma eskisi gibi “hizmet” edebilecektir. Gregor’un yeniden “insan” olmasından artık ümit kesildiğinde kız kardeşinin söyledikleri, bu durumu daha da vurgular: “Buradan gitmeli… tek çare bu, baba. Ama onun Gregor olduğu düşüncesini kafandan atman gerek. Bizim asıl felaketimiz, bunca zaman bu düşünceye inanmış olmamız. Fakat o nasıl Gregor olabilir ki? Gregor olsaydı eğer, insanların böyle bir hayvanla birlikte yaşamalarının olanaksızlığını çoktan anlar ve kendiliğinden çıkıp giderdi…” Kafka’nın gerçekte hemen tüm eserlerinde var olan gülmece öğesi, burada da eksik değildir: Çünkü burada sözü edilen “hayvan”, asıl ya da olması gereken insandır!
- Birey olmasını başaranlara düşman kesilen son toplumlar ve bu toplumların en güçlü temeli olan, çocuklarının hep iyiliğini, gerçekte ise sürekli köleliğini isteyen son aile yapıları yeryüzünden silinene değin, Kafka’nın Dönüşüm‘ü geçerliliğini ve güncelliğini koruyacaktır.
- Sevgilim!
Seni düşünerek dinlenmek için şimdi bir yana bıraktığım bu öykü, nasıl da eşi bulunmaz bir iğrençlikte! Şimdiden yarıyı biraz geçmiş durumda ve ben genelde de bu öyküden memnun değilim, ama iğrençliği hiç kuşkusuz sınırsız, ve gördüğün gibi bu tür şeyler içinde seni de barındıran, senin içinde oturmaya katlandığın aynı yürekten geliyor. Buna üzülme, çünkü kim bilir, belki yazdıkça ve kendimi özgür kıldıkça, senin gözünde daha arınmış ve sana daha layık biri olacağım, ama şurası kesin ki, içimden atmam gereken daha çok şey var, ve geceler hiçbir zaman bir yanıyla insanı şehvete sürükleyen bu işe yetecek kadar uzun değil.
Not1: Kafka mektuplarında Dönüşüm kitabı kapağında bir böcek resminin kullanılmamasını rica etmiştir.
Bir Cevap Yazın