Hayatımızda belli dönüm noktaları vardır ve bazıları için şansının döndüğü,bazıları için acı bir an olarak hatırlanır. Her iki durumda istikameti sağlayabilenlere ne mutlu.
Yakinen tanıdığım arkadaşımın başından geçenleri siz değerli okuyucularıma aktarmak istiyorum. Okuyacağınız her şey yaşanmış gerçek bir olaydır. Her şey o malum Temmuz gecesinden sonra başlar.
Karı koca olarak dünyalık pozisyonları gayet iyi ve maddi açıdan durumları oldukça iyidir. Aniden işsiz kalıp, sonrasında evin reisi olarak iş arayan ama tüm kapılar yüzüne kapanan adam çareyi yurtdışına gitmekte bulur. Vizesiz gidilen bir iki ülkede yeni bir hayat kurmak amacı ile ailesini Türkiye’de bırakarak tek bir çanta ile yola düşer. Ama gittiği ülkelerde de durum pekte iç açıcı olmadığı için çaresiz geri döner. Bir müddet kenara koydukları kara gün parası ile geçinirler. Sonra bir arkadaşı vasıtasıyla hayaller ve özgürlükler ülkesinden bir iş teklifi alır.Aile olarak gidip gidemeyeceklerinden emin olmamakla birlikte bir yandan hazırlık yaparlar. Hazırlık esnasında farkederler ki bütün işleri kendileri de hayret edecek şekilde yolunda gitmektedir. Öyle ki çok gizli tuttukları bu durumu bozacağından endişe ettikleri karşı komşunun, annesi o hafta merdivenden düşerek ayağını kırar ve komşular da ona bakmak için evden ayrılırlar. Allah adeta tüm kapıları açmış ve hicreti onlar için kolaylaştırmıştır.
Uzun bir yolculuktan sonra yeni diyarlarına ulaşırlar. Yavaş yavaş kendilerine bir düzen kurarlar.Ramazan ayı gelince işten dönen evin reisi başının döndüğünü söyleyince hanımı açlıktan olduğunu düşünür. Ama ilerleyen günlerde baş dönmesi artarak devam eder.Gittiği doktorların hepsi Vertigo teşhisi koyar ama adam bir türlü iyileşemez.Kendisi gibi oralara hicret eden ama mesleklerini yapamayan Türk doktor arkadaşlar devreye girer ve adama beyin filmi çektirmesini tavsiye ederler.Çekilen filmler sonucunda adama kanser teşhisi konur.Akciğerden beyne sıçrayan ve artık son evreye gelen ama hiçbir belirti vermeyen o zalim illet onu da bulmuştur işte.Ama tevafuk bu ya yeni diyarları dünyaca meşhur bir hastanenin bulunduğu şehirdedir.Adeta bir sevk-i İlahi olmuş ve “ Git tedavini orada ol” denmiş gibidir kendisine. Zira dünyaca ünlü hastanenin doktorları en gelişmiş tedavi yöntemlerini uygulayacaklarını söylerler.
Temmuz ayındaki o melun olaydan sonra adeta ikinci bir şok yaşayan aile hiçbir yakın akrabanın olmadığı yeni diyarda akrabadan öteye geçen güzel dostları sayesinde zorlu geçen ameliyat sürecini atlatıp evlerine geri dönerler. Artık evin tüm yükü kadının omzuna binmiş, daha gurbetin acısını atlatamadan gelen bu sinsi hastalık, evin geçimi,hasta bakımı,çocuklar ve ziyaretçiler ile daha yoğun geçecek günlerin kapısını aralamıştır. Öyle ya hem ev hem de çocuklar ile ilgilenilecek hem de hastanın moralini yüksek tutmak için ruhunda kopan tüm fırtınalara rağmen güçlü görünecektir. Evdeki hiç kimseye göstermeden bazen herkes uyuduktan sonra bazen de banyoya saklanarak sessiz sessiz günlerce ağlar kadın.Bir gün tüm cesaretini toplayarak bu hastalık süreci ne kadar devam edecekse sonuna kadar hem kendisi hem de çocukları için güçlü durmaya söz verir ve Allah’ın lütfettiği sabır ile eşinin son anına kadar kendi üzerine düşen tüm vazifeleri yerine getirir.
Doktorların istatistiklere dayanrak verdiği bilgilere göre 1-5 yıl arası yaşar denilen hasta 3 yılın ardından gurbet diyarında ruhunu Rahman’a teslim eder.
Bu zorlu süreçte hem anne hem baba olan ve acısını içine gömerek dik ve güçlü duran tüm kadınlarımıza saygılarımı sunarım.
Frida
Bir Cevap Yazın