Günümüzde birçok mecrada doğal hayata veya köy yaşantısına olan özlem ifade ediliyor. Hatta bazı insanlar büyük şehrin çıldırtıcı yoğunluğuna daynamayıp “Köyümüze geri dönelim” diyerek radikal kararlar alıyorlar. Zorlukları bilinmesine rağmen nedir peki doğal yaşamı cazip kılan?
Şehirde doğup büyümüş ama bayramlarda veya tatillerde köyde yaşayan akrabalarını ziyarete gitmiş olan bu yazarın sözlerine kulak verelim bakalım.
Telefon hizmetinin köylere ulaşmadığı zamanlarda oralarda yaşayan akrabalardan haber almanın tek yolu ya şehre işi düşmüş birisinin sizi ziyaret etmesi ya da bayramdan bayrama veya tatillerde ailecek şehirden köye ziyaret ile mümkündü.
Yazar burada tatillerde gittiği ve kendisi için bambaşka olan bir hayatı çocukluk hatıraları ile anlatmaya çalışacak.
Günler öncesinden tatilde köye gideceğimiz söylenince tatlı bir heyecan içerisinde günler saymaya başlanırdı. Gitmeden birkaç gün önce mutlaka alışveriş yapılır “köydekiler nasıl bulsun bunları” denilen türden yiyecekler alınırdı. O gün geldiğinde arabanın bagajı hediyelerle doldurulurdu ve ben bilirdim ki o bagaj dönüş yolunda da köy ekmeği, yumurtası, tavuğu, çam kozalağı, çırası vb. şeylerle dolu olacaktı.
Köyün en yüksek mevkisinde olan akraba evinden, köy yoluna sapan arabalar uzaktan da olsa görünür ve arabanın kimin evine gideceği tahmin edilirdi. Ziyaretimizden haberi olmayan ama tahmin eden akrabalar daha araba durmadan karşılamaya gelirler, bagajdaki eşyalar hep birlikte eve taşınırdı.
Kısa süre içinde ateş yakılır ve gelişimizin şerefine bir tavuk kesilir ve kara kazanda hayatımda asla unutamayacağım bir lezzette ziyafete dönüşürdü. Köze konulan isli çaydanlıkta pişen çay nasıl öyle lezzetli olabilirdi?
Ziyaretimizden haberi olan; erkekleri siyah şalvar, kadınları çiçekli basma etek veya viskon şalvarlı ve her konuştuklarında şivelerini anlamaya çalıştığım tüm köylüler sanki bir düğün havası varmış gibi bizi görmeye gelirlerdi. O anlar sanki iki farklı dünyanın buluşma anlarıydı.
Uyku saati geldiğinde şehirde herkesin kendi konfor alanında uyumasından farklı olarak döşekler yere serilir, yastıklar sıra sıra dizilir ve hepimiz yan yana uykuya dalardık.
Sabah bizden çok daha önce uyanılmış, hamurlar yoğrulmuş, ateş yakılmış, sacda bazlamalar pişirilmiştir. Biz uyandığımızda evi sıcacık ve asla unutamayacağım bazlama kokusu çoktan sarmıştır. Bu arada sacın hemen yanına konulan isli çaydanlık yine üstüne düşeni yapar, bizlere harika bir tat sunardı. Çocuklar olarak sabahları bizim görevimiz tavuk kümesini kontrol etmek ve biriken yumurtaları toplamaktı. Şehirdeki evimizde pişen tereyağlı yumurtanın tadı neden böyle değildi ki? Kahvaltı sofrasında çay kaşıklarının sesi birbirine karışırken, ocakta yanan ateşin çıngısı, alevi, yalazı (sizin yörenizde nasıl deniyorsa) yüzümüze vurur, bir yandan yenilen bir yandan yapılmaya devam edilen bazlamanın oklava ile olan dans hareketlerine hayranlıkla bakılırdı. Arka fondaki müzik; ateşin çıngısı, isli çaydanlıktan çıkan buharın sesi, oklavanın hamur ile yaptığı dans hareketleri ve birbirine karışan çay kaşığı sesleri idi.
Kahvaltıdan sonra diğer çocuklarla ile dereye iner, dere kenarındaki kayaların üzerindeki yosunlardan ellerimize kınalar yakardık. Ahırda bulunan hayvanları merakla inceler, bazen çıkardıkları seslerden korkardık. İneklerden süt sağmaya çalışırdık ama beceriksizliğimiz köy çocuklarının pembemsi yanaklarında hep tebessüme dönüşürdü.
Günler içinde çamurlu toprak yollardan çeşmeye koşmalar, köy çeşmesinden buz gibi su içmeler ve arkadaşlarla şakalaşmalar, gülüşmeler olmazsa olmazdı. Sonra tatil günleri biterdi ve veda saatleri bu yazar için hep zor olurdu.
Elbette ki bu yazarın köy yaşantısına dair yazacak çok anıları var lakin kelimeleri sınırlı. Şimdi gelelim ilk paragrafta sorulan soruya.
Zorlukları bilinmesine rağmen nedir doğal yaşamı cazip kılan? Lezzeti mi, masumiyeti mi, bilinmeyene olan ilgi mi? Ne dersiniz dostlar?
Cevap her ne olursa olsun tek bildiğim o günleri asla unutamayacak olmamdır. Güzel anılar biriktirdiğim çocukluğuma selam eder, hasretle gözlerinden öperim.
FRİDA
23 Ekim 2021 Cumartesi
Bir Cevap Yazın