İnsanlardan Korkmuyor Güvercinler / Gökhan Bozkuş




Eğer Almanya’da yeniyseniz ve özellikle tren istasyonlarında bir yere gitmek üzere bulunuyorsanız lütfen önünüze dikkat edin. Her an bir güvercini ezebilirsiniz. Bu memlekette hayvanlar insanlardan korkmuyor. Düşünün ki Türkçede ‘güvercin tedirginliği’ diye bir tamlama var. Oysa burada güvercinler köy yerinde elinde tespihi ile volta atan ağalar gibi dolaşmakta. Sadece güvercinler değil kediler de korkmuyor insanlardan. Sokakta başıboş bir kedi görmenizin imkanı yok zaten. Geçen hafta komşunun kedisi bizim evin önüne gelmiş yine. Baktım yanıma geldi. İyice yaklaştı ve hal dili ile ‘sev beni,sev beni’ dedi. Biraz kendini sevdirdikten sonra da gitti. Arkasından pisi pisi diye bağırdım ama dönmedi. Küçük oğlum bana dönerek ‘Baba o komşunun kedisi. Pisi pisi ne demek bilmiyor olabilir’ dedi gülerek. Olsun dedim. Bir dahaki gelişinde öğretirim ona. Ama dedim. Sakın kötü davranmayın. Ona pisi pisiyi öğretelim ama insanlardan korkması gerektiğini öğretmeyelim. Özgürce gelsin yine sevdirsin kendini. Güvercinler de kargalar da kediler de korkmuyor insanlardan. Göl kenarında ördekler, kuğular korkmuyor insanlardan. Biraz sonra birileri bizi alır götürür akşam yemeği yapar endişesi yok hiçbirinde. Oysa Tabuttaki Rövaşata filmindeki Mahsun’a benzer çok kişi var. Ama onlar da tavus kuşunu öperek ‘Seni kaçırmaya mecburum çünkü çok açım’ demiyorlar burada.

Bir kıssa ile bitireyim yazımı

Günlerden bir gün Hz Süleyman adamları ile beraber şehirden ayrılmak üzereydiler ki, yaralı bir kuş Süleyman peygamber’in yanına gelerek, bir dervişin kanadını kırdığını sitemkar bir şekilde ona anlatmış.

Süleyman aleyhisselam kuşu da yanına alarak hemen o dervişi huzuruna çağırttırarak ona sorar;

-Ey derviş bu kuş senden şikâyetçidir, sen niçin onun kanadını kırdın?

Derviş hemen durumu Hz Süleyman’a anlatmaya başlar.

-Sultanım, ben o kuşu avlamak için ona yaklaştım ve kaçar sandım ama kaçmadı, dibine kadar gittim lakin yine kaçmadı. Bende demek onu yakalamamı istiyor diye düşünerek hemen üzerine atladım, tam yakalayacaktım ki kaçmaya çalıştı, o esnada istemeden kanadını kırıldı.

Bunun üzerine Peygamber Süleyman kuşa dönerek ona der ki;

-Onun dediği gibi mi oldu.

Kuş;

-Evet

Hz Süleyman:

-Öyleyse o adam da haklı, sen niye ondan kaçmadın? O sana gizlice de yaklaşmamış, şimdi ise kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?

Kuş kendini savunmaya devam eder.

-Efendim haklısınız ben onu derviş kıyafetleriyle gördüğüm için kaçmadım, eğer o bir avcı olsaydı oradan hemen kaçardım, derviş olmuş birinden zarar gelmediğini düşündüğümden kaçmadım.

Hz Süleyman kuşun savunması sonucu onun haklı olduğuna hükmeder ve kısasın yerine getirilmesi için hükmünü açıklar.

-Kuş haklı derviş efendi kısas gereği seninde kolunun kırılması gerekiyor, askerlere dervişin kolunu kırın diye emir verir.

Kuş o anda;

-Durun efendim,  ben öyle yapılmasını istemiyorum diyerek öne atılır.

Süleyman a.s

-Ne istiyorsun diye sorar

Kuş isteğini şöyle açıklar;

-Efendim o dervişin kolunu kırarsanız eğer, kolu iyileşince tekrar aynı şeyi yapabilir siz en iyisi onun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın ki, benim gibiler bundan sonra ona aldanmasın…

Üzerinde derviş giysisi olana aldandın ey kuş sen, ya biz…

Mahsun tavus kuşuna “”seni arkadaşlarından ayırmak istemezdim…” diyordu filmde.

Ve Tuncel Kurtiz’in ona sözleri

“Soğuk olan hava değil Mahsun. İnsanlar soğuk. Hayat çok soğuk. Keşke bu kadar soğuk olmasaydı da dünya, sen de bu kadar üşümeseydin.”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: