İki Anne Binler Hicran
Gördün mü iki anneyi? Duydun mu kahreden acıyı? Hissettin mi haklı olmanın yüceliğini? Anladın mı kalbe dokunan ateşin dünyaları yakan ateşlerden daha kavurucu olduğunu? Bildin mi gencecik yavruların suçsuz yere zindanlarda kalmasına kayıtsız kalan toplumun sağır, kör ve dilsiz hallerini?
İki anne. Kaldırımda. Koca ülkede. Milyonlar arasında. Gök kubbe altında. İki anne. İki insan. İki can. İki gönül. İki yangın. İki hicran. İki iyi insan. İki güzel can. İki kırık gönül. İki yalnız. Ölüler diyarında iki can. Zulmetler kuşağında iki renk.
Neden ağlıyorlar sordun mu?
Ben anlatayım sana:
Bir gün
Birden değişti dünya
Güneş doğmadı o sabah
Ay çıkmadı o gece
Dağlar mor değildi
Denizlerin mavisi gitti
Gece yaratıkları uyandı
Kırdılar tüm renkleri
Sildiler aynalardan tüm gülüşleri
Ne kadar yol varsa
Yerlerden göklere uzanan
Bozdular sildiler tüm izleri
Zindanlara tıktılar
Çiçek çiçek anneleri
Sadece anneler mi
Bebekleri de yaktı
Kahrolası nefesleri
İnsanlık yalnız ve çaresiz
Kalakaldı öylece yerinde
Sarıldı dört bir yandan
Çalındı varsa gelecekten
Bir ümit parçası elinde
Şeytan şimdi tahtına kurulmuş
Keyfinin en zevkli seferinde
Gece yaratıkları ellerinde ateşler
Gözlerinde ateşten beter nefretler
Dillerinde ateşten yakıcı hakaretler
Milyonlar sessiz milyonlar ölü
Kırdılar binlerce gülü
İki anne ne yapsın şimdi
Ağlamak tek çare ve yürümek
Dediği gibi şairin
Ağlayın su yükselsin
Belki kurtulur gemi
Emin Osman Uygur
Bir Cevap Yazın