İnce Hesap Kayseri
Mustafa ve Büşra çiftinin bebekleri dünyaya gelince evin havası da değişti bir anda. Önce bebeğin gün boyu evi çınlatan ağlamaları. Sonra ağlayan bebeği susturma gayreti içinde sürekli bir şeyler söyleyen babannenin sevimli, şefkatli kelimeleri. Mustafa’nın babalık heyecanına katılan hiç bilmediği işleri yapmaya çalışma gayretleri de ayrı bir renk katıyordu evdeki aksiyon dolu saatlere. Bebeğin uyuyamayıp nefesi kesilinceye kadar ağlaması, ebe hanımın korkulacak bir şey olmadığını söylemesine rağmen evde korku dolu anların yaşanmasına sebep oluyordu. Bu sıralarda Mustafa daha bir panik oluyor, bebeği kucağında sakinleştirmeye çalışan annesinin etrafında dönüp duruyordu.
Doğumdan bir iki hafta önceydi. Mustafa internet satış sitelerinin birinde oyuncak satan bir bayana rastladı. Görüntüsü çok güzel olan oyuncaklar ilk üç yaşa ait idi. Mustafa Büşra’ya da gösterdi oyuncakları. Yeni çift çok heyecanlı idi. Henüz doğmamış bebeğin oyuncaklarla oynamasına en az on ay vardı ama ikisi de içlerindeki sevgi ve şefkat çağlayanına karşı koyacak durumda değillerdi. Mustafa oyuncak satıcısı bayanla gün ve saat üzerinde anlaştı.
Ülkesini terk etmek zorunda kalan hukuk mezunu Mustafa yeni ülkesinde dil öğrenmiş ve iş bulmuş sayılı gençlerden biri idi. Eşi Büşra’nin ailesi yıllar önce gelmişti Almanya’ya. Büşra da Almanya’da okumuş, iş hayatına atılmıştı.
Büşra zile dokundu. Ellili yaşlarda bir bayan açtı kapıyı. Kısa selamlaşmadan sonra bayan evin girişindeki kiler gibi bir odaya aldı müşterilerini. Bayan satmak istediği oyuncakları bir masaya koymuştu. Bayan hem oyuncaklar hakkında bilgi veriyor hem de fiyatlarını söylüyordu.
-Bu ahşap oyuncağı yirmi beş yıl önce iki euroya almıştım. Size beş euroya veririm. Bu el yapma arabayı yine yirmi beş yıl önce ikinci el pazarından elli cent’e almıştım. Yetmiş cent’e veririm. Bunu da yine ikinci elden beş cent’e almıştım. Bunu da yirmi cent’e alabilirsiniz.
Mustafa böyle bir satış olayına ilk defa şahit oluyordu. Oyuncaklar eski ama çok temiz ve sağlamdı. Bayan biraz daha samimi bir ses tonu ile anlatmaya devam etti.
-Bu oyuncakları oğlum Aleksander için almıştım. Ondan sonra hatıra olarak sakladım. Ara sıra kutusundan çıkarıp temizledim. Ama artık bir başka çocuk Aleksander gibi oynasın istedim bu oyuncaklarla.
Mustafa yol boyunca şaşkınlığını dile getirmekten kendini alamadı.
-Ya nasıl olur böyle bir şey? Yirmi beş yıl nasıl sakladın bu oyuncakları? Hadi onu geçtim, bir de aldığı fiyatları da tek tek söylelip komik de olsa her oyuncağa bir fiyat biçmesi… Bizde olsa çoktan yok olup gitmişlerdi veya birilerine verip geçmiştik.
Büşra gülerek noktayı koydu Mustafa’nın hayret dolu haline:
-Geçenlerde bir arkadaşım demişti, bu bölge biraz Kayseri’dir diye.
eminosmanuygur
Bir Cevap Yazın