Derdini Kedilere Anlat / Emin O. Uygur


Derdini Kedilere Anlat

Derdin varsa git kedilere anlat. Bulutlara anlat. Pencere kenarındaki çiçeklere anlat. Hiç insanlara dert anlatılır mı? (@ the best)

Bir salı günü rastladım bu cümlelere twitterde. Ne yalan söyleyeyim bir anda daldım gittim ben de düşüncelere. Kime dert yandım da ne çözüm buldum diye düşündüm bir süre. Unuttuğum çok şey vardır hayatımda ama dert yanmak değil de başım sıkıştığında yanımda olan bir iki dostumu hiç unutmuyorum. Sonra o güzel insanlarla devam etti ve ediyor yolculuğum. Bende derin izler bıraktı bu olaylar ve ben de çok dikkat ettim ve ediyorum dara düşen, düşme ihtimali olan dostların yanında olmaya.

Dedi ki bir can bir gün bana:

Yahu seninle konuşurken rahatlıyorum. Sen beni sabırla dinliyorsun ve güzel cevaplar veriyorsun. Herkesle konuşamadığım duygularımı, kimseye açmadığım sır kapılarımı sana rahatlıkla açabiliyorum. Ne zaman telefon etsem cevap veriyorsun. Öyle zamanlar oluyor ki telefonun ucundan ses gelmezse mahvoluyorsun.

Ancak öyle kıvrımlar vardır ki insanın içinde kimseye anlatmak mümkün değildir onları. Bazen çaresiz kalıp bir iki kelime edecek olursun da senin de çok iyi bildiğin ama yapamadığın bir kaç söz geliverir karşıdan. Sonra daha da derinden çekilirsin hüzün köşene. Ve dersin ki:

Derdini kedilere anlat. O an ne varsa yanında, sağında solunda insan dışında onlara anlat. Dışarı çık, içeri gir, markete git, parka git anlat. Anlat işte ha bire anlat o zaman durma; yola anlat, taşa anlat, yaprağa anlat. Göyüzüne, akan suya, güneşe, maviye, yeşile anlat. Hiç insana dert anlatılır mı? Kaleme anlat, kağıda anlat, boşluğa anlat ama insana anlatma. Hiç insana dert anlatılır mı?

Derdin ucuza gitmesin aman.  

Kuran-ı Kerim bize ne güzel hitaptır. O ne güzel rehberdir. O ne hoş bir hidayet kaynağıdır. Allahım diyordu Yakup aleyhisselam, hüznümü ve kederimi ancak sana şekva ediyorum. Sonra Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de Taif dönüşü aynı duayı yapıyor ve Allah’a yöneliyordu. İnsanlara değil Allah’a teveccüh ediyorlardı tüm nebiler, kutlu elçiler. Önce gelenler ve sonra gelenler. Meymenet ehli ve cennet yüzlüler. Defterleri sağdan verilenler ve cennet yamaçlarına yürüyenler. Kevser havzını özleyenler ve ebediyet nefesliler.

Yakup aleyhisselam öz oğullarından çevirmişti yüzünü. Onlar hem yalan söylemişler hem de bir cana kast etmişlerdi. Buna rağmen babalarının sevgilerini umuyorlardı. Ama bu olacak iş değildi. Taif dönüşü Addas da olmasa nasıl nefes alırdı Allah Resulü. Ellerini açtı acılar içinde. Ama kimseyi şekva etmedi. İnsanlar bilmiyorlar dedi. Hüznüne, derdine devayı, çareyi Allah’tan istedi ve;

Derdimi ucuza satmam dedi.

Ondan asırlar sonra gelen dertli şair de şöyle inledi:

Âşığım dersin belâ-yı aşktan âh eyleme
Âh edip âhından ağyarı âgâh eyleme
Dertliyim dersen belayı dertten âh eyleme
Âh edip dertsizleri derdinden âgâh eyleme (fuzuli)

Derdini kedilere anlatmanın elbette vardır bir değeri. En azından bir karşılık beklemez insan. Ancak derdini ucuza satmamak de en güzeli. Her derdin devası O’ndan değil mi?

eminosmanuygur

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: