Sorarsın bazen…
Özlediğin cevapları bulmak için umut olur soruların sırtında , ur olur bazen de kambur misali…
Çıkarsın dışarı,Yunus olursun.
Kâh çiçeğe kâh börtü böceğe, öylece saçarsın sorularını
Çıkarsın dışarı, Yunus olursun.
Sorarsın bazen…
Niçin ve nedenler… Dilinde ‘neredesin’ nakaratlı türküler ve acıtan kamburun kanat olur bazen. Çıkarsın göklere Nesimi olursun.
‘Kâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi
Kâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni’
Giyindiğin melanet hırkası ile, sana batan gözlerin öfkesi ile, anlamayan dillerin iması ile çıkarsın göğe Nesimi olursun.
Sorarsın Bazen…
İçinde alevler, sığmaz bedeninin cam fanusuna. Kamburundan yere düşünce sorular Şeyh Galip bulursun.
‘Bir gün olursan iki gözüm sen de aşka yâr
Bu mâcerâyı ben o zaman söylerim sana’
Ya içimdeki alevler, dersin sonra…
‘Can mumunun öyle bir alevi var ki;
Gökkubbe denen fanusa sığmaz! ‘
diyen Şeyh Galip bulursun.
Sorarsın bazen
Kimim ben?
Unutursun adını Asaf Halet olursun.
‘adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak.’
Kimim ben?
Unutursun zamanı Neruda olursun.
‘Kimim ben peki uyandığım zaman
Yatmadan önceki ben değilsem’
Kimim ben?
Kamburuna eğilen bir Gorki görürsün.
‘bir toz! sonbahar rüzgarında bir yaprak’
Kısılır sesin ve…
Sorarsın bazen
Sesim nerede? Nerede çığlığım?
Uzaklardan bir ses adı Baudelaire…
Bakar gözlerine ve sonra…
‘En korkunç acılar sessiz acılardır.’
Sorarsın bazen
Meyus olursun. Anlamsız duvarlara atarsın adımlar. Ve Alvar isimli bir köyden elinden tutan bir dev bulursun
Veren alan O’dur hemân
Ne halk ederse her zemân
Rezzâkı merzûk bîgümân
Mevlâdan al Mevlâya ver
Dalma derin deryâlara
Dahî tehî sevdâlara
Düşme ulu gavgâlara
Mevlâ’dan al Mevlâ’ya ver
Bir Cevap Yazın