Yaşlanıyoruz Azizim!
Serin sonbaharın soğuk
yağmurlarıyla
Hırçın rüzgâr dağıtıyor seyrelmiş
saçlarımızı
Ne türlü yapsak olmuyor,
Ne tarafa tarasak biçimsiz
Serseri hevesler dolaşıyor sokaklarımızda
Yıkıp geçiyor mazinin hatırını
Yabancılaşıyor aşina yüzler,
Yeni yeni tanışıyoruz kendimizle şimdilerde
Eski bir hırkayı çıkarır gibi sırtımızdan,
Utanarak koyuyoruz kenara gençliğimizi
Kimse görmesin diye koca bir ömür enkazını
Kimse duymasın diye acı feryadımızı,
Tenhalığı seçiyoruz gece yarıları
Yaşlanıyoruz Azizim!
Tedbirsiz yakalanmışız belli ki
Ansızın bastıran kışa
Şakaklarımızda başlayan kar yağışı
Sakallarımızda devam etmekte tüm hızıyla
Karla karışık yağmuruz anlayacağın
Biraz soğuk, biraz umutlu genellikle hazin
Temposu düşük şarkılar dinlemeye başladık
Değişen kalp ritmimize ayak uydurduğu için
Yaşlanıyoruz Azizim!
Hani o bir zamanlar tazelendiğimiz
Nisan yağmuruyla
Dallarımıza uğramıyor artık tomurcuklar
Çiçekler, uzak diyar masalları
Anlamsız geliyor tüm gülüşmeler
Neşe, ismi unutulmuş mücevher
Saatler telaş içinde
Birden üçe-beşe atlıyor.
Sinsi bir yılan gibi beliriyor zihinde endişe
Ne söylense teselli etmiyor, etmiyor
Düşünmek, ağır ızdırap veriyor
Yaşlanıyoruz Azizim!
Yok, öyle yağmur altında falan değil!
Temmuz sıcağı okuyor canımızı
Güneş lüzumsuz yanan kandil
Tüm perdeleri çektik mi yüreğimizde
Olamaz böyle bir salaş ortam
Bir ney iniltisi yahut keman!
Dağıtır ruhumuzdan ne varsa arda kalan
Kimseden olmaz şikâyetimiz,
Kimseye de minnet edecek değiliz
İlkbahar yağmuru tutsun elimizden,götürsün
Zaten biz, bu diyara ait değiliz.
Yaşlanıyoruz Azizim, yaşlanıyoruz!
Fadi Kılıçzade
Bir Cevap Yazın