Yazarsın Bazen
Sözcüklerin dudak, harflerin dil olur. Hecelerin nida , virgüllerin umut ve noktaların nihayet. Yazarsın, yazarsın da ıssız bir adada bağıran Robinson misali duyuramazsın sesini kimselere. Sesi kısılır harflerinin ve yorulursun. İçinde her gün onlarca şair, yüzlerce dengbej, binlerce hikayeci doğar ve aynı gün ölür.
Bir şarkıya kulak verirsin radyodan
“Sürgün olursun
Yurdundan uzak
Şiir yazarsın
Düşmana inat
Bir şair ölür
Durup dururken”
Yazarsın bazen
Önünde kağıt ve elinde kalem…
Sahibine ulaştırmak istersin bu mektubu. Ama ne adres vardır elinde ne de bir yol. Geçmiş zaman diliminde ‘hey gidi günler’ isimli limanda; güldüğün, ağladığın ahlara. Şimdi nerede, nasıl olduğunu bilmediğin dostlara…
Yazarsın, yazarsın da…
Posta güvercinleri sana gelir senden gidenlerle.
Yazarsın Bazen
Elinde kocaman bir tebeşir ve dünyanın en yüksek tepesine… Herkesin anlayacağı bir dille… Herkesin duyacağı bir ses ile…
“Size ne oldu?”
Sait Faik gibi bırakmak istersin bazen kalemi, kağıdı. Ve sonra onun
“Söz vermiştim kendi kendime. Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.” dediği gibi öpersin kalemi ve yazarsın yeniden.
Yazarsın bazen…
Dökersin içini kağıtlara. Varsın anlamasın hiçkimse satır aralarını . Varsın hiçkimse ‘sobe’ demesin hecelerin arasında gizlenen kalp atışlarına. Dökersin içini kağıtlara ve Derviş Yunus olursun adeta…
Ben bir acep ile geldim
Kimse halim bilmez benim
Ben söylerem, ben dinlerem
Kimse dilim bilmez benim
Yazarsın bazen…
Ve silmek istersin bazı kelimeleri. Silmek istersin bazı düşünceleri ve sildiğin gözler gelir gözlerinin önüne ve silemediklerin. Şeker Portakalı kitabından sana seslenen Zeze’yi hatırlarsın sonra.
“Biliyor musun Portuga, ben artık büyüdüm.”
“Bunu nasıl anladın Zeze?”
“Eskiden gözyaşlarımı silerdim,
şimdi ise beni ağlatanları.”
Siz yinede yazın
BeğenBeğen
Radyo memleket de seslendirildi.
BeğenBeğen