Suçlananlar Her Zaman Suçlu Mudur? / Ensar Nuralp


Şartlar gereği bulundukları makamları bir şekilde kolaylıkla elde edenler bir zaman sonra makamın nimetlerinin şehvetine kapılırlar ve orada kalmak için strateji geliştirirler. En bilindik stratejileri ise korku üretmek… Bu ya dış bir düşman daha çok da suni olarak üretilen iç düşmandır. Çünkü iç düşman daha masrafsız ve risksizdir.
Makamın şehvetiyle tiranlaşanlar toplumu katmanlara ayrıştırırlar ve gözlerini kestirdikleri bir kitleyi hedef seçip şeytanlaştırırlar ve onlar üzerinden iktidarlarının devamını sağlarlar.
Fakat vitrinde olan muktedirler her zaman gerçek muktedir olmayabilir. Moden dünyanın tiranları genellikle işlerini perde gerisinden öne sürdükleri piyonlarıyla yönetirler. Ama piyon gözükenler de aslında tiranizmin bir parçasıdır ve o da imkanlardan maksimium derecede nemalanır. Vitrinde olanlar riskli dönemlerde gözden çıkarılma riski vardır. Bu risk ölçüsünde de nemalanma oranları, daha da artar. Asıl efendiler her zaman daha sterl, daha loş ve derin ve serin yerlerde saklanırlar. Ortada gözükenler onların emir erleri, temsilcileri bazen de cellatlarıdır. Cellatların kılıçlarının yılbırtısı altında suçlanmak ne tuhaf bir his.
Paranoyanın olduğu toplumlarda suçlular, derin ve serin yerde saklı duran muktedirler tarafından suçlandıkları için suçludurlar. Herhangi bir illegal eylemlerinin olmasına gerek yoktur. Yaptıkları sıradan eylemler hukuka müdahale ederek suç kapsamına alınabilir. Zaten tarihteki bütün Firavun, Nemrut ve Şeddatların ortak özelliği hukuku kendi çıkarları doğrultusunda kullanmalarıdır. Mesela Nemrut beğendiği bütün kadınlara el koyabiliyordu. Koyduğu kanuna göre; sadece kadının kardeşleri itiraz ederse kadını iade etmek zorunda kalıyordu. İbrahim’in eşi Sare’nin güzelliği saraya ulaşınca Nemrut hemen Sare’yi ukdesine aldırdı. Bunu duyan Hz İbrahim eşini kurtarmak için “Sare kardeşimdir” diye itirazda bulundu. Nemrut Sare’yi çok beğenmişti ve hemen kanunu değiştirdi. Bundan sonra kardeşlerin itirazının da hükmü yoktu.
Muktedirler, kendilerini korkuyla kutsattıklarından koydukları kanunlara da kayıtsız şartsız itaat isterler. Uymayanlar hain ilan edilir ve imha edilir. Muktedir oyun kurucular birilerini suçladıklarında ellerindeki argümanlarla toplumun her kesimini bu suça inandırırlar. Hatta öyle ki suçlanan dahi bir zaman sonra suçu konusunda kendisini sorgulamaya başlar!
Oyun kurucuların sofrasından beslenenler, oyun kurucuların paranoyalarını toplumun korkularını besleyerek büyütürler. Toplumun üzerine abanan karabasanı korkunç kılan toplumun baskı karşısındaki anlamsız baş eğişidir. Biri suçlandığında diğerlerinin onun suçluluğuna hemen inanmasıdır. Bu toplumsal tavır; insanın bilinçaltını, birgün herkesin suçlanacağı, şeklinde besler. Ve insanlar suçlanma girdabına düşer.
Kutsallaştırılmış odakların suçlayıcı dilini kutsayanlar, suçlanan herkesin hain olduğuna inandığı gibi zamanla kendilerine bir suçlu gösterilmesi gerektiğine inanırlar. Barış ve huzur ortamı gerginlikten beslenenler için tuhaf ve şüpheli ortamlardır.
Muktedirlere itaat kültürü geliştirmiş olan şartlanmışlar; suçlanan insanları statüleri, yakınlıkları, insanlıkları ne olursa olsun anında terk ederler. Asıl suçluların, suçlayanlar olduğunu hiçbir zaman göremezler. Ahiret gerçeğiyle karşlaşınca da: “Rabbimiz! Bizi bunlar saptırdılar. Ateş azabını bunlara bir kat daha fazla ver” (Araf 38) derler ama kurtulamazlar!
Bizi Rab huzurunda helak edecek olan; suçluyu belirleme hakkının sadece iktidarın görünmeyen yüzlerine ait olduğu inancıdır. Bu anlayış müşrik anlayışıdır. Bütün müşrikler Peygamberleri bu dille suçlamışlardı.
Üst katta TV seyrederek alt kattaki biricik komşusunun suçlu olduğuna inanan ve ona kinlenen adamdan daha ahmak kim olabilir?
Görünmeyen efendilerin karanlık gücüne boyun eğerek, komşusunu, akrabasını suçlandığı için suçlu görenler zihni, ruhu iğdiş edilmiş cehennem köleleridir. Onları Rab huzurunda “Ey Rabbimiz! Biz idarecilerimize ve büyüklerimize boyun eğdik, onlar da bizi yoldan saptırdılar..”(Ahzab 67) demeleri kurtaramayacak.
Oyun kurucular birilerini suçladıklarında ellerindeki argümanlarla toplumun her kesimini bu suça inandırırlar. Hatta öyle ki suçlanan dahi bir zaman sonra suçu konusunda kendisini sorgulamaya başlar!
Şimdi öyle olmuyor mu?

Ensar Nuralp

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: