kim o
beni uyandır, sızlayan varlığınla uyandır
masada kahvaltı kurulmuş kendiliğinden
eski pijamam, kirli bardak, camdan sızan gölgeler
tavandaki gıcırtı ve uygun yükseklik, hepsi masada
beton ya da ahşap, evler de yaşlanır
sandalyede kendini asmaya çalışan hayaller
-bugün beni soran oldu mu
uyanır uyanmaz yanağımdaki yastık izini
her gördüğümde aynı harfe benzetirim
ağzımda başka hayatların tortusu
ne kadar çalkalasam da geçmez, bir şiir daha
aşısı bulunmamış bir hastalık bu
nöbetçi eczane ararken bile dilimde gevelediğim
-bugün beni soran oldu mu
zamanın birinde küçük bir yaprağa değmiş ellerim
o gün bu gündür üstüm başım bahar kokuyor
taşralı adamların şehir korkusu
kasaba meydanlarında kanı donduran yalnızlık
havalar soğudu, ısındı, bir daha soğudu
donduk bazen, sonra tekrar tekrar yandık
-bugün beni soran oldu mu
tebrikler Fuat bey…
BeğenBeğen