Güzel annem,
Bu, sana yazdığım altıncı mektubum. İlkini Bursa’dan yazmıştım. Üniversite için gittiğim şehirde gurbetin içime çöktüğü bir akşamdan. Sen okuyamadığın için benim mutlaka okumamı isteyişinden, diplomamı çerçeveletip duvara asma hayallerinden bahsetmiştim.
Sonra başka bir mektubumu Yalova’dan yazdım. Başkalarının çocukları için ağlamanın lezzetinden bahsetmiştim sana. Eylül sevdamdan… Ben o çocukları çok sevmiştim anne.
Peki şimdi niye mi yazıyorum? Geçenlerde yakın bir arkadaşımın çocuğunun vefat haberini aldık. Bir annenin yürek yangınına bizzat şahit oldum. Daha önceleri yaşım mı küçüktü de dünyadaki acılardan bihaberdim ya da acıyı mı hiç tatmamıştım bilmiyorum. Ya da insan büyüdükçe mi büyüyordu acılar da? Annenin yangınını gördüm dedim ya, o yangının en fazla diken batışı kadar acıtabileceğini de gördüm. Ben şimdi anladım Hz. İbrahim’i yakmayan ateşi. İşte bu yüzden yazıyorum sana.
Hatırlıyor musun tatillerde yanına geldiğimde elimden bırakmadığım kitaplarım vardı. Sen ara ara sitem ederdin ‘’Burada bari onları bırak.’’ diye. Ben de uzun uzun anlatırdım sana. En sevdiğim yanlarının derdi söyleyip derman anahtarının da en azından yerini göstermeleri olduğunu. Mesela namaz kılmak mı konu? Sadece kılın demezdi o kitaplar: En az 3 – 5 kitap okuyun derdi. Kendini 65 yıl namaz kılmaya zorlayan büyük zatlardan bahsederdi. Böylece neyi nasıl yapabileceğimi de öğrenirdim. Şimdi sana bir annenin yürek yangını nasıl sönebilir onu anlatacağım. Dünya hali olur ya bir gün benden ‘’son haber’’i alırsın. Son kez koklayamadığına, dokunamadığına, son kez öpemediğine yanarsın. Yanında da olamam ki ‘’ annem üzülme ‘’ diyebileyim. Lütfen bana kızma nasıl dile getirdin bunları diye tamam mı? Kendi evladımın başıma gelmesini hayal edemedim. Belli ki daha çok yolum var. Ama seni her şeye hazırlamak istedim. İmkanım varken, yapabiliyorken.
Güzel annem, evladının yangınını nasıl söndürüyordu o anne biliyor musun? Evladının yaşadığı hayata şahitlik ederek. ‘’Allah yolundaydı benim kuzum’’ diyerek. Şimdi sen de şahit ol. Senin evladın yanlış hiçbir şey yapmadı anne. Derdi Allah’ın rızası istikametinde bir hayat sürmekti. O yüzden gelemedi tatillerde yanına. Bazen bayram günleri bile yollarda bıraktı gözlerini. ‘’Anne şu an öğrencilerimleyim, seni sonra arayayım mı?’’ dedi ama günlerce arayamadı. İçin çok rahat olsun, evladın bile bile birinin hakkına girdiyse, birinin hakkını veremediyse o sadece sensin. Hakkını helal et olur mu? Senin evladın bir şeyleri eksik yaptı belki ama doğru yoldan hiç şaşmadı. Vicdanı rahat uyudu hep. Şimdi de vicdan rahatlığıyla kapattı gözlerini. İlla birileri için ağlayacak, üzüleceksen, zerre kadar vicdanı kalıp da irade gösteremeyenler için ağla anne. ‘’Onlar masumdu.’’ diyemeyenler için. ‘’Bize onlardan hiçbir zarar dokunmadı.’’ diyemeyenler için. Çünkü ben kardeşlerime ağlamayı bırakalı çok oldu. İnsan gurur duyduklarına ağlar mı? Birilerine ağlıyorsam, haline acıdıklarıma ağlıyorum. Bizim acınacak halimiz yok şükürler olsun. Sen de istemez misin anne?
“Dünya onların ahiret bizim olsun.’’
Ceren Sıla
Bir Cevap Yazın