Eltaf’ım!
İçim, dışım, etrafım!
Dört duvarımsın dört yanımda
Başımın üstüne tavansın
Düşüp döşünde kaldığım zemin
Gözyaşlarımı sildiğim seramik mendil
……çakır ayaz soğuksun
………………………………… pamuksun
Eltaf’ım!
Kulak kesilip uzaktaki her sese
Düşüyorum ardına nefes nefese
Patika bulup duvarların arasından
Sana dönüyorum şahlandırıp ruhumu
Senden dönüyorum ellerim boş yorgun argın
Yine boynu bükülüyor avludaki çınarın
Bir türkü çalınıyor kulaklarıma mazgaldan
“mahpushanelere güneş doğmuyor”
Yanıyor içim ses ses perde perde
Hayalin ellerimden tutuyor içim soğumuyor
Eltaf’ım
her görüş sofrasına oturduğum evsin
Gözleriyle f/ezama dünyalar taşıyan devsin
Sen akrep kıskacında geçen zaman
yelkovanın getirdiği bal, şerbet
Ruhumdaki tayy-ı ansın
Sen zindanımdaki cennet
tenimdeki tayy-ı mekansın
Eltaf’ım
Sana sesleniyorum hücremde
Dipsiz kuyularda yalnızım
Kapı üstüne kapı,
demir üstüne demir
Belki derinlerden erişemez sana avazım
Son matruşka bu, canlı canlı mumyalandığım kabir
Sarsa da bedenimi tepeden tırnağa bir kilit
Belki kalbim incir
Allah şahit…
Ruhumu tutsak edemez bu zincir
Eltaf’ım
Sabrım, gücüm, zaafım
Sana sesleniyorum hücremde
Bilirim sevdiğim gecelere gönül koyarsın
Yollara göz kesilir, kapılara kulak dayarsın
D/uyuyorsun
Kabusların yorduğu çehrenle gülüyorsun
uyuyorsun
Hayır hayır uyanıksın
Şimdi mehtaba sen de tanıksın
Bilirim vuslata sen de yanıksın
Gördüğüm şu aya bakıp benle gülüyorsun
Ay denizlerinden ranzama s/üzülüyorsun
Eltaf’ım!
Sılam, gurbetim, arafım!
Sana sesleniyorum hücremde
İhtiyar özlemler çekip çocuk hayaller kuruyorum
Beyaz atlar geçemez bu duvarları biliyorum
Ama yine de ben beyaz atlara biniyorum
Kapatıp gözlerimi nal seslerini dinliyorum
Mektuplarıma yetişiyorum önce
Yaşarıyor kirpiklerinin çiğ tanesinde irem bağları
Kehribar gözlerin gülünce
Yün gibi eğirip atıyorum aramızdan dağları
Eltaf’ım!
Sana sesleniyorum hücremde
Güneşin sabahladığı gecelerde
Bir düş görüyorum penceremde
Bir kuş sürüsü geçiyor akşamları
Gagalarındaki özgürlük tutamları
Düşer mi?
……………………………………………bekliyorum.
Keşke güvercinler taşısaydı yine muştuları
Ama ben en çok kartalları seviyorum
Onlar da özgürlüğü seviyor biliyorum
Kapatıp gözlerimi kanat seslerini dinliyorum
Sesime yetişiyorum rüzgardan önce
Yeşeriyor gözlerinle sulanan kalbimin bağları
Kuru yapraklar gibi savurup aramızdan duvarları
Her gece kalbimle sana geliyorum
Her gece ayaklarımla ölüyorum
Hücremde
Yusuf kar
tebrikler yetmez bilirim bu mısaralara
gönülden olunca aşar ufukları amma
BeğenBeğen
Bence tarihe klasik olarak geçecek bir şiir bu. Tıpkı Necip Fazıl’ın Zindan’dan Mehmet’e şiiri gibi…
BeğenBeğen